2007 ya da 2008 yılıydı. Haber46 için ilk röportajı Mehmet Balduk ile yapmaya karar vermiştim.
Daha önce hiç tanımadığım, tanışmadığım, sadece birkaç defa uzaktan gördüğüm bir isimdi.
Randevu alarak kendisiyle görüşmeye gittim.
Büyük bir nezaketle kapıda karşıladı. Hâl hatır sordu. Öğretmen olduğumu duyunca daha fazla ilgilendi.
Röportaj faslına geçtiğimizde ses kayıt cihazını açarak ilk birkaç soruyu sordum.
Yeni bir soru sorduktan sonra gülümsedi:
“Çok zor sorular soruyorsun Ali hocam” dedi.
“Gerçek lider” dedim. “Zor sorulara verdiği cevaplarla belli olur”
Tekrar gülümsedi:
“Liderlik testi yapmıyorsun değil mi?” dedi.
“Estağfurullah Mehmet Bey” diye cevap verdim. “Ben sadece sormam gereken soruları soruyorum. İsterseniz söyleşiyi burada keselim”
“Yok” dedi. “Devam edelim bakalım, sonu nereye varacak…”
….
Röportajı büyük bir keyifle tamamladım. Yazılmamak ve söylenmemek üzere bazı şeyler anlattı. Uzun uzun muhabbet ettik.
Gazetecilik hayatımdan, yazılarımdan, öğretmenliğimden, öğrencilerimden bahsettim.
Eğitimle ilgili görüşlerimi, sanayicilerin eğitimle ilgili neler yapabileceğini aktardım.
Dikkatle dinledi, görüş ve düşüncelerini samimiyetle paylaştı.
İnanılmaz keyifli bir gündü.
Yeniden görüşmek istediğini belirtti.
Teşekkür ederek ayrıldım.
Röportaj yayınlandığı gün telefon açtı. Teşekkür etti. “Verdiğim en keyifli söyleşilerden biriydi” dedi.
Telefonu kapatırken “Senin için yapabileceğim bir şey var mı hocam” dedi.
“Benim için, gördüğünüzde vereceğiniz bir selamdan ve samimi muhabbetinizden başka yapabileceğiniz bir şey yok, teşekkür ederim” dedim.
Bir gün telefon açtı:
“Ali hocam, konakların restorasyonu ile ilgili bazı görüşlerin vardı, müsait olduğunda gelebilirsen tekrar dinlemek istiyorum. Bu konuda bazı çalışmalarımız olacak” dedi.
Bir gün telefon açtı:
“Ali hocam, Kahramanmaraş’ta yaşamaktan keyif almıyorum başlıklı yazını okudum. Müsait olursan üzerinde konuşalım” dedi.
Bir gün telefon açtı:
“Hakkımda birilerine çok güzel şeyler söylemişsin. Güzel düşüncelerin için teşekkür ederim, mahcup oldum” dedi.
Bir gün telefon açtı:
"Mesleki eğitimle ilgili bazı çalışmalarımız olacak, kıymetli görüşlerin vardı. Bir ara gelebilirsen konuşalım" dedi.
Bir gün telefon açtı:
“Ali hocam gel bir kahve içelim” dedi.
…
Mehmet Balduk güzel bir insandı.
Kentteki iş adamlarının en yaşlısı değildi ama abisiydi.
Kaliteliydi, özveriliydi, ileri görüşlüydü…
Şehrini ve şehrinin insanlarını seviyordu.
Sadece kendisi için değil ülkesinin ekonomisi için de kafa yoruyordu.
Hakkında konuştuğum belki yüzlerce kişiden bir tanesi bile olumsuz bir şey söylemedi.
Ne işadamlarından, ne vatandaşlardan ne de işçilerinden…
Kahramanmaraş’ın yaşayan en önemli değerlerinin hiç şüphesiz en başında geliyordu.
Kahramanmaraş büyük bir değerini kaybetti.
Kahramanmaraş sanayicisi abisini kaybetti.
Ben çok kıymetli bir abimi kaybettim.
Allah rahmet eylesin.
Mekanı Cennet olsun.