Aslında bugün Regaip Kandili ile ilgili bir paylaşım yapacaktım. Bilgisayarın başına geçtiğimde dün Uludağ'da intihar eden Asistan Doktor Mustafa Yalçın'ın mektubu ilişti gözlerime. Şöyle diyordu mektubun bir bölümünde:
“İronik olan şu ki, insanların birbirine tahammül edememesine tahammül edemez oldum. İncir çekirdeğini doldurmayacak sebeplerle birbirine hakaret edenler, birbirini incitenler, kalp kıranlar beni ümitsizliğe sürükledi. Bu tip insanlarla muhatap olmak istemiyorum. Zorba insanlar güçlerini kullanarak korku krallığı kurup kendinden zayıfları tir tir titretiyorlar ve kalkıp da bir şey diyemiyorsun. Çünkü seni de üzüyor. Ezip geçiyor.”
İntihar etmeyi aklımın ucundan bile geçirmesem de beni de umutsuzluğa düşüren bir gerçeği ne güzel ifade etmiş Mustafa Yalçın. Keşke şu anda hayatta olsaydı da kalbimizi, ruhumuzu habis bir ur gibi kemiren bu gerçeği nasıl ortadan kaldırabiliriz, onunla nasıl mücadele edebiliriz konuşsaydık.
TAHAMMÜLSÜZLÜKLER TAHAMMÜL SINIRLARINI AŞTI MI DOKTOR!
15 Ocak 2016 tarihli yazımın başlığı geldi aklıma. "Tahammülsüzlüğümüz Tahammül Sınırlarını Aşarsa" başlıklı yazımda bakın ne yazmıştım:
"Bir bakmışız tüm ülke birbiriyle kavgalı hale gelmiş.
Birbirlerini dinlemeyen, anlamayan, aslında anlamak için çaba da göstermeyen onlarca parçaya bölünüvermişiz.
O kadar ki, bir kesim diğer kesime zulmettiğinde başka bir kesimin “Oh olsun!” demeye başladığını bile gördük.
Zulmetme sırası da, zulme uğrama sırası da hep değişti.
Zulmeden, zulme uğrayan, zulmü seyreden üç kesime bölündü güzel ülkem. Bir de az, ama çok az sayıda “birbirimize tahammül göstermeliyiz” diyen birileri vardı ama zaten onları kimse dinlemedi.
...
Ve şöyle devam etmişim yazıma:
Gün gelir…
Tahammülsüzlüğümüz tahammül sınırlarını aşar…
O zaman karşımızda konuşacak kimse bulamayız…
...
Doktor Mustafa konuşacak kimse bulamadığı, konuşacak kimse bulsa da güvenecek kimse bulamadığı için mi gitti şimdi.
Öyle açık, öyle duru, öyle net yazmış ki Mustafa doktor. "insanların birbirine tahammül edememesine tahammül edemez oldum" demiş. "birbirine hakaret edenler, birbirini incitenler, kalp kıranlar beni ümitsizliğe sürükledi." diye devam etmiş. "Zorba insanlar güçlerini kullanarak korku krallığı kurup kendinden zayıfları tir tir titretiyorlar ve kalkıp da bir şey diyemiyorsun." diye devam etmiş.
...
Öyle iyi anlıyorum ki Mustafa seni. Yemin ederim yaptığım tüm paylaşımlar sadece bunun için. Senin gibi tahammülsüzlüklerin kırıp parçaladığı insanları toplayabilmek, o gaddarlıklara, vicdansızlıklara, merhametsizliklere karşı koyabilmek için.
Korkuyu Cizre'nin o dar ve kasvetli sokaklarında bırakıp gelmemiş olsam, emin ol beni de tir tir titretecekler korkudan, ama yapamıyorlar.
Emin ol Mustafa; ben de bazen en az senin kadar umutsuz oluyorum. Bazılarının beni fikrimle beraber gömmek için fırsat kolladıklarını da biliyorum.
Ama diyorum ki; "İnadına sizden daha inatçı, daha güçlü, daha dirayetli, daha dirençli olacağım. Beni kendi eğri büğrü yolunuza çekemeyeceksiniz. İstediğiniz kadar kendinize benzetmeye çalışın, inadına size benzemeyeceğim ve kendim gibi olmaya devam edeceğim. Siz her ayaklar altına aldığınızda, Hakkı tutup kaldıracağım. Sizin o lağım kokan ağzınızın, gül kokulu gönül bahçemi kirletmesine izin vermeyeceğim. Bana bin eğri yol da açsanız, gönül gözümle bir doğru yolu bulup tek başıma da olsa o yolda ilerleyeceğim. Sizin nefret dilinize, tüm tahriklerinize rağmen sevgi diliyle mukabelede bulunacağım. İnandığım doğruları anlatmak da bir an bile geri durmayacağım. Beni dinleyen kimse kalmadığında, susmayı öğrenmeyeyim diye çıkıp dağlara gerçekleri haykırmaya devam edeceğim. En nihayetinde emin olun, ben kazanacağım..."
...
Mustafa öldü. Mustafa'yı kutuplaştırmalar, ötekileştirmeler, tahammülsüzlükler, vicdansızlıklar öldürdü. Mustafa'yı aklını da vicdanını da başkalarının emrine veren, insanımsılar öldürdü. İnsanımsı diyorum, çünkü aklı ve vicdanı olmayan varlık insan değil, başka bir şeydir artık.
Mustafa'yı öldürenler...
Sizin gibi olmayanlara tahammül edemiyorsunuz ya. Sizin gibi olmayanlar bu dünyadan gittiğinde sıra size gelecek.
Zira o zaman siz de birbirinize tahammül edemeyeceksiniz.
Ve başkalarına tahammül etmenin ne denli önemli bir şey olduğunu çok iyi anlayacaksınız.
Geç olacak ama anlayacaksınız...