İslâm dünyasında her yıl manevî bir iklimin hüküm sürdüğü ve Ramazan Bayramıyla sona eren ‘üç aylar’ çok önemlidir. Üç ayların ilki ‘Recep’ ayıdır. İkincisi ‘Şaban’, Üçüncüsü ise Oruç tutmanın farz olduğu, sonunda Bayram bulunan ‘Ramazan’ ayıdır. ( Bu aylar Hicri yılın 7, 8 ve 9’ucu aylarıdır.)

Üç Aylarda Recep ayının ilk Cuma gecesi ihya edilen Regaip Kandili / Gecesi, Şâban ayının On Beşinci Gecesi ihya edilen Berat Kandili / Gecesi ve Kur’ân-ı Kerîm’in indirildiği, Ramazan ayının 27. Gecesi İhya edilen Kadir Gecesi bulunmaktadır.

Ailecek bu gecelerin gündüzleri oruçlu olarak geçirilir, gecesi ise erkekler ya mahallenin camisine ya da  Selatin Cami olan Ulu Camiye gidilerek yatsı namazı, ardından da tespih namazı kılınırdı. Namaz bitiminde Kuran’ı Kerim, okunur, dualar yapılır, İmam efendilerin cemaate tövbe İstiğfar ettirmesinin ardından cemaat birbiriyle helalleşerek camiden ayrılırdı.

Tövbe İstiğfar (Tevbe) Duası:

“Estağfirullah. Estağfirullah. Estağfirullahe'l-azîm el-kerîm, ellezî lâ ilâhe illâ hüve'l-hayyü'l-kayyûmü ve etûbü ileyhi, tevbete abdin zâlimin li-nefsihî, lâ yemlikü li-nefsihî mevten velâ hayâten velâ nüşûrâ. Ve es-elühü't-tevbete ve'l-mağfirete ve'l-hidâyete lenâ, innehû, hüve't-tevvâbü'r-rahîm.”

Türkçe Anlamı:

“Ya rabbi! Bu ana gelinceye kadar benim elimden, dilimden, gözümden, kulağımdan, ayağımdan ve bilerek veya bilmeyerek meydana gelen bütün günah ve hatalarıma tövbe ettim, pişman oldum. Küfür, şirk, isyan, günah ve kusur her ne türlü hâl vaki oldu ise, cümlesine tövbe ettim, pişmanlık duydum. Bir daha yapmamaya azm ü cezm ü kast ettim. Sen bu tövbemi kabul eyle. Nefsime uyup, şeytana tabi olup da aynı günah ve kusurları bir daha tekrar etmeme imkan verme, yâ Rabbi.

Bir daha iman ve ikrar ediyorum ki, Peygamberlerin evveli Âdem Aleyhisselâm, ahiri ise Hazret-i Muhammed Aleyhisselâm, bu ikisi arasında her ne kadar peygamber gelip geçtiyse, Bunların cümlesine inandım, iman ettim, hepsi de haktır ve gerçektir. Bütün peygamberlere, onlara gönderilmiş olan İlâhi kitaplara ve içindeki emirlere şeksiz ve şüphesiz iman ettim, dilimle ikrar, kalbimle tasdik ediyorum ve yine iman ve ikrar ediyorum ki en son kitap Kur'ân-ı Azimüşşân ve en son Peygamber de Hazret-i Muhammed Aleyhisselâm'dır.” (Bu dua hala Anadolu’nun çok yerinde Cuma geceleri camilerde okunur ve Cemaati’n tövbe etmesine vesile olunur.)

Recep ve Şaban ayları Müslümanları, Ailelerin büyükleri ise aile bireylerini adım adım Ramazan Ayına hazırlarlardı. Kadınlar; Ramazan ayına en az on gün kala evlerde Ramazan temizliğine başlarlar, İftara davet edecekleri kişilerin ve pişirilecek iftar yemekleri için ihtiyaçları olan malzemelerin listesini yapmanın telaşına düşerlerdi.

Yaptıkları hazırlıkları mutlulukla ve sevinçle yaparlardı. Çünkü Ramazan ayının, diğer aylardan ayrıcalıklı olduğunu büyüklerinin söylemlerinden öğrenmişlerdi. Büyükleri diyordu ki Ramazan; Kur’an, Oruç, Takva, Tövbe, Şükür, Doğruyu bulma, Allah’ı yüceltme, İtikâf ve Tefekkür ayı olduğu gibi bin aydan daha hayırlı olduğu bildirilen ‘Kadir Gecesini’ içinde saklayan aydır.

Ramazan hazırlıkları, ev ve eşyaların temizliği bitirilip, eksik iaşeler tamamlandıktan sonra sıra aile fertlerinin ve sahip oldukları malların temizliğine gelirdi. Namazlar daha dikkatli kılınır, tövbe ve istiğfarlar daha içten yapılır, zekât ve fitre hassasiyetle hesaplanır/belirlenir ve ihtiyaç sahiplerine dağıtılırdı.

Ramazan Orucunun başlayacağı günün gecesinde İlk Teravih Namazı kılınır, Gece ile İmsak vakti öncesi bir zaman diliminde ilk Sahura kalkılırdı. Oruç tutanlarda, oruçtan muaf olan akıl baliğ olmamış çocuklarda Sahura kaldırılırdı. Büyükler, küçüklere, “siz yarımgün oruç tutun yarımları birleştirip, tamamlanan orucunuzu ben satın alırım” diyerek bizim yarım gün oruç tutmamızı ve oruç tutma alışkanlığı kazanmamızı teşvik ederlerdi.

Öğle vakti olmadan biz çocuklar genellikle orucumuzu bozardık. İkindiye yakın kendi sokağımızda toplanır akşam ezanına kadar oyunlar oynardık. Ezan vaktine birkaç dakika kala mahalle camimizi gören bir yerde toplanır minarenin şerefesinde bulunan ışıkların yanmasını beklerdik.

Şerefe ışıkları yanar yanmaz ezan okunur, aynı anda Maraş Kalesindeki Ramazan Topu ateşlenir ve oruç tutma süresinin son erdiği, oruçların açılması gerektiği bu yollarla insanlara duyurulurdu. Ezan okunması ve top atılmasıyla birlikte biz çocuklar sevinçle, ‘top atıldı, ezan okundu, oruç tutanlar oruçlarını açsınlar’ diye bağırara bağıra koşarak evlerimize girerdik…

Aile fertleri genellikle sadece Akşam Yemeklerinde bir araya gelebiliyorlar. Ramazan ayının dışında ara sıra istisna olsa bile Ramazan boyunca ailenin tüm fertleri iftar sofrasında hazır bulunmak zorundaydılar. Aksi halde Babalar sofrada olmayana kızarlar, sahurda hesap sormayı unutmazlardı.

Aile bağlarının güçlenmesini sağlayan bu durum bence Ramazan ayının faziletlerinden sadece birisidir…     

İftar sonrası bayanlar sofrayı toplayıp bulaşık yıkama telaşına düşerken erkekler bir bardak çay içer, abdesti yoksa alır ve Akşam namazını eda ederler. Biraz istirahat edip, yeniden çay veya kahve içer sonra Teravih Namazı için Caminin yolunu tutarlardı. Büyükler evden çıkar çıkmaz biz çocuklarda sokağa çıkar arkadaşlarımızı beklemeye başlardık. Arkadaşlar tamamlanınca en sevdiğimiz ve gece daha güzel oynanabilen “Çıngılım Çıktı” isimli oyunumuzu oynardık.

(Devamı Yarın)