Geçtiğimiz günlerde Ak Parti İl Başkan Yardımcısı Muhammet Şirikçi’nin ev sahipliğinde Ak Parti Kahramanmaraş Milletvekili ve TBMM İçişleri Komisyonu Başkanı Celalettin Güvenç’le kahvaltıda bir araya geldik.

Az sayıdaki gazeteci arkadaşımızın katıldığı kahvaltı çok güzel bir sohbet ortamında geçti.

Kahramanmaraş’ın sorunlarını, milletvekillerinden beklentilerimizi dile getirdik.

Bir türlü bitmek bilmeyen Göksun Yolu’ndan Hızlı Trene, Germenicia’dan havaalanı meselesine kadar neredeyse konuşulmayan konu kalmadı.

Sayın Milletvekili tüm eleştirileri büyük bir nezaketle dinledi ve cevaplamaya çalıştı. Hatta, Göksun Yolu’ndaki önemli bir sorunu dile getiren Gazeteci Mehmet Taş’ı bizzat çözüm üretecek firmanın yetkilisiyle görüştürdü.

“Göksun Yolu’nu bitirmeden ağzınızla kuş tutsanız işe yaramaz” dedim…

Aynı eleştiriyi Mahir Ünal’a karşı da dile getirmiştim…

Göksun Yolu, Ak Parti’nin hem genel hem yerel siyasette her zaman önüne gelecek önemli bir konu.

Artık hiçbir mazeretin ardına sığınılmadan bir an önce bitirilmelidir…

Toplantıda dikkat çeken “Gaziantep” “Malatya” “Kayseri” detayları vardı…

Özellikle Gziantepli siyasetçilerin ve işadamlarının kente katkısı dile getirildi. Mesela SANKO’nun kentin gelişimine verdiği destekten söz edildi.

Konukoğlu ailesinden övgüyle bahsedildi.

Kahramanmaraş’ta kentin gelişimine katkıda bulunan, işadamlarını evirip çeviren, toparlayan, güçlü, dirayetli bir üst akıl var mı?

Yok!...

Toplantıda şunu anladım…

Aslında bu toplantıda değil, Mahir Ünal’ın Ak Parti Grup Başkanvekili ve ardından Kültür ve Turizm Bakanı olduğu dönemlerde yaptığı “Bana projelerle gelin, dosyalarla gelin… Dosyalarınız dolu olsun” serzeniş doluu tavsiyesinin ardından anlamıştım.

Kahramanmaraş’ta kent ile Ankara arasında ciddi bir iletişim kopukluğu var.

Milletvekillerine telefon açanlar kenti için değil kendi için bir şeyler istiyor.

Ankara’ya gidenlerin koltuğunun altında kentin sorunlarının anlatıldığı dolu dolu klasörler yok. Belki ceplerinde kendi ticari geleceği için lüzumlu bir kağıt parçası var vekilin eline tutuşturacağı.

Hepsi bu…

Aslında…

Kahramanmaraş ihtiyaçlarını biliyor ama istemeyi bilmiyor.

Neyi nasıl isteyeceğini öğrenemeyen bir şehre kim neyi ne kadar isterse o kadar verir.

Ayrıca, Gaziantep için çok şey ifade eden birlikte kazanmak, birlikte üretmek, birlikte büyümek kavramları Kahramanmaraş için bir şey ifade etmiyor.

“Kendim için değil kentim” için demeyi bilmiyoruz bari “hem kendim için hem kentim için” diyelim…

Ama bu zihniyetten çok çok uzağız.

Ve…

Türkiye’nin 17. büyük ekonomisine sahip Kahramanmaraş’a bu zihniyet yakışmıyor.

Kahramanmaraş hak ettiği hizmeti almıyor, doğru…

Tamamen umutsuz değilim. Son yıllarda Kahramanmaraş için çok güzel şeylerin olduğunun farkındayım. Önümüzdeki 5 yıllık süreç Kahramanmaraş’ın umutsuzluk eşiğini aştığı gelişmelere sahne olacak, buna inanıyorum.

Peki daha fazlası yapılabilir mi; evet…

Bunun yolu milletvekili ya da Belediye Başkanlarını değil, kendi zihniyetimizi değiştirmekten geçiyor.

Kendimizin ve kentimizin zihniyeti değişmeden,

Her dönem Meclise istediğin kadar milletvekilini değiştirip değiştirip gönder çok şey fark etmeyecek.

Zira,

Teşbihte hata olmaz… Ne demiş atalarımız…

“At sahibine göre kişner…”

...

Bir an önce,

Kahramanmaraş'ın Sivil Toplum Kuruluşları, iş adamları, genel siyasetin dışına çıkıp yerel siyasetle ilgili görüşler beyan etmeli ve şehrimizin ihtiyaçları ve beklentileri ile ilgili ar-ge çalışmaları yapmalıdır. Birlikte çalışma kültürünün bir an önce oluşturulması gerekmektedir.

Yeni anlayışla hazırlanan dosyalarla taleplerimiz ilgili yerlere daha güçlü bir şekilde iletilmelidir.

Bunu yapmazsak,

Eleştiri yapmaya hakkımız olmaz.

Eleştiri yapsak da etkisi olmaz...

Bir kısır döngü içinde dönüp dururuz...

Bu durumda,

2023'de 2053'de 2071'de aynı konuları konuşmaya devam ederiz.

Ömrü yetenler beklesin görsün...

...

Esen kalın