İngilizler, 22 Şubat 1919 günü Maraş'ı işgal ettiler. 29 Ekim 1919 tarihinde Maraş’ı Fransızlara teslim ederek Maraş’tan çekildiler. 30 Ekim Perşembe günü de De Fontzine komutasında 1000 Fransız ve 500 Cezayir asıllı asker ile Fransız askeri elbisesi giymiş 400 Ermeni eşkıyası şehre girerek Maraş’ın işgalini tamamladılar. Fransız ve Ermeniler işgal süresince Maraş’a ve Maraşlılara cehennemi yaşattılar.

Ahır dağının kolları arasında yerini bulan mert ve yiğit insanların yaşadığı yerdir Maraş. Kış aylarının buğulu soğuklarında mizacına uygun bir hayat yaşar. Bahar mevsiminde dünya nimetlerinin en güzelleriyle süslenir. İklimin kendisine sunduğu her türlü atmosferde bir başka güzeldir Maraş...

Allah’ın ihsan ettiği en zengin su kaynakları bu şehrin topraklarından fışkırır. Soğuk, tatlı, berrak ve serttir bu sular…

Elbistan İlçemizden doğan Ceyhan nehri geçtiği her yere bolluk ve bereket saçar. Çukurova'da geniş bir delta oluşturarak Akdeniz'de İskenderun Körfezi'ne dökülür. Bu yolculukta; Söğütlü, Hurman, Göksun Çayı, Mağara Gözü, Fırnız, Tekir, Körsulu ve Aksu çayları hiç yalnız bırakmazlar Ceyhan’ı…

Maraş’ın merkez ilçesinde bulunan Pınarbaşı mahallesinde bulunan sayfiye yerinde ‘kırk göz den fışkıran billur gibi sular, çınar ağaçlarının dibinden şırıl şırıl akan pınarlarda toplanır. Evlere de dağıtılan bu şifalı su uzun yıllar Maraş’ın içme suyu ihtiyacını karşılamıştır. Bağ ve bahçelerinde meyvenin, sebzenin en lezizleri yetişir. Her şey güzeldir Maraş’ta…

Fatiherd1

Anım Evlatlarım; Erdoğan, Huriye Simge, Süleyman ERDOĞAN.

...

Maraş ve Maraşlı bu güzelliklerinden ötürü hiçbir zaman kibirlenmez, böbürlenmez. Daima bir tevazuun timsalidir O... Tıpkı evleri, yolları ve insanları gibi, yağız çehreli yiğitler, ahde vefa gösterenler, misafirini bağrına basanlar bu şehrin imanlı insanlarıdır…

Ahır Dağından havalanan rüzgâr kekik kokularıyla yüklü olarak şehre gelir ve kalenin burcundan, Mercimek Tepeden, Aladan tepesinden, Tekkeden, Kayabaşından, Mağralıdan, Divanlıdan, Kümbetten şehrin her köşesine misler gibi kekik kokusu yayılır. Bu yüzden burcu burcu kokar Maraş’ın sokakları…

Birinci Dünya Harbinin mağlupları arasında Osmanlı İmparatorluğu da vardır. Bu sebeple İstanbul ve Anadolu’nun tamamına yakını galip devletler tarafından işgal edilmeye başlanır. 22 Şubat 1919 günü İngilizler Maraş'a girerler. İngiliz işgali, 29 Ekim 1919 tarihine kadar devam eder. Bu tarihte Maraş’ı Fransızlara teslim ederler. 30 Ekim Perşembe günü; De Fontzine komutasında 1000 Fransız, 500 Cezayir asıllı asker ile Fransız askeri elbisesi giymiş 400 Ermeni eşkıyası şehre girerek Maraş’ın işgalini tamamlamış olurlar…

Maraş’a yerleşen Fransız kefereleri işbirlikçileri hain Ermenilerle bir olup Maraşlıya hayatı zindan ederler. Acı, gün be gün artarak devam eder. Sonra çekilmez olur. Savunmasız kendi halinde yaşan Maraşlılara gördükleri yerde işkence yaparak yaralamaya, öldürmeye başlarlar…

Fatiherd2

Kaleden Türk bayrağını indirirler. Yetmez Mübarek Ezanın minarelerden okunmasını yasaklarlar. Buda yemez Uzun oluk hamamından çıkan Müslüman Türk kadınlarının peçesine/namusuna el uzatırlar. Maraşlılar; Analarına, Bacılarına, Gelinlerine ve Kızlarına yapılan namussuzluklara daha fazla tahammül edemezler.

Uzunoluk Hamamından çıkan üç Kadınımıza devriye gezen Fransız ve Ermeni Askerleri yine namussuzluk yaparlar. Kadınlarımızın üst giysi olarak giydikleri çarşaflarını ve peçelerini çıkarmak için saldırırlar. Olayı gören ve dikkatlice izleyen Sütçü İmam gördüklerine kayıtsız kalamaz. Tabancasını çeker Allah Allah nidalarıyla Bacılarının yardımına koşar. Kurtuluş harbinin ilk mermisini bu ırz/namus düşmanlarına sıkarak Maraş Harbini fiilen başlatmış olur..

Sakin görünmelerine rağmen bir volkan gibi için için kaynar Maraş. Şehrin ileri gelenleri geceleri ev ev gezerek toplantılar yapar, düşmanın bu mübarek topraklardan sökülüp atılması için çareler arayıp, kararlar alırlar… Maraşlı kurtuluş için mücadele edecek, işgalcilere başkaldıracaktır. Başlatılacak olan mücadele, namus, şeref ve kurtuluş mücadelesi olacaktır. Bu uğurda gerekiyorsa Maraş’ın tamamı yanacak, anneler dul, yavrular öksüz kalacak ama Maraş; ‘Hür ve Türk kalacaktır’. Düşman ezilip yok edilecektir.

Alınan bu karar gereği 22 gün 22 gece sürecek olan Maraş Savunması başlar. Çatışmalar süresince her Maraşlı bazen bir ateş topuna, bazen bir fırtınaya ve bazen kahredici bir güce dönüşür. Erkeği, Kadını, Kızı Kızanı, Yaşlısı, Çocuğu ve Genci, Maraşlıların tamamı düşmanla amansız bir mücadeleye girişir. Kat kat üstün askere, silah ve mühimmata sahip olan Ermeni ve Fransızlar Maraş’ı yakıp yıkarlar. Yüreklerinde Kin ve Nefret vardır. Atalarının Haçlı Seferlerinde yaptıkları gibi; “Taş Üstünde Taş, Baş Üstünde Baş bırakmak istemezler.” Maraşlının gönlünde ise Allah ve Peygamber aşkı, birde Cennet Mekân Mehmet Akif’in ;                   

“Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın;                                                                            Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.”

Diyen gür sesindeki hedefe bir an önce ulaşmak ve işgalci alçakları vatanından kovmak arzusu vardı. Bu nedenle tüm Maraşlı hiç korkmadan göğsünü siper etmekten çekinmedi.

Maraşlının toplanma merkezi Ulu Caminin avlusudur. Burada toplanan ahali Birinci Cihan Harbinin hürriyetsiz ve perişan bıraktığı Türkiye’nin düşmana ilk darbeyi indiren ve “Maraş Bize Mezar Olmadan Düşmana Gülzar Olamaz.” Diye haykıran ve baltasına sarılan Aslanlarıdır. Bu aslanlar topsuz, tüfeksiz, tabancasızdır ama göğüslerinde iman, dillerinde tekbirler ve yüreklerinde cesaret vardır.

Kalede dalgalanan Türk bayrağını göremeyince kaleme sarılıp; "Âlem-i İslam'a Hitap" adıyla beyanname yazarak halka dağıtabilen Kısakürek ailesinden Avukat Mehmet Ali Bey Vardır.

Cuma namazını kılmak için Ulu Camide toplanan Maraşlılara;  “Cuma Namazını kılmak için hür olmak gerekir” diyen ve namazı kıldırmayan Rıdvan Hocası vardır.

Göğsünde sarsılmaz bir iman, Yüreğinde topun, tüfeğin üzerine çekinmeden giden cesareti vardır.

Maraşlı sahip olduğu bu değerler ve Cenab-ı Hakkın yardımı sayesinde düşmanı yurdundan kovup atar. Bu kovuş öyle bir kovuştur ki, Tarih yazanlar “Türk İstiklal Mücadelesinin” altın sayfasını Maraş’a ayırırlar.

12 Şubat 1920 sabahına uyanan Maraşlılar yaşadıkları sessizlik karşısında önce şaşırır sonra sevinirler. Fransız ve işbirlikçileri hain Ermeni askerleri 11 Şubat Gecesi ancak hırsızlara, arsızlara, şerefsizlere yakışacak bir davranışla sessizce Maraş’tan defolup giderler…

Sokağa dökülen Kahramanmaraşlılar her türlü yokluğa ve çaresizliğe rağmen kazandıkları bu zafere çok ama çok sevinip zaferi nasip eden Allaha hamt ederler. Tarifi imkansız olan büyük bir sevinçle sokaklara dökülürler. Davullar ve zurnalar en coşkulu namelerini çalarken dün düşman askerleriyle ölümüne çarpışan Edeler, Çeteler, kızlar, kızanlar bugün halaylar çekip oyunlar oynayıp kurtuluşu kutlarlar.  

Kurtuluş Bayramı adı verilen bu kutlu gün hiç aksatılmadan her yıl aynı coşkuyla yaşanır. Maraş’ta Bayramdan en az 10 gün önce başlar ahalinin telaşı. Çete kıyafetleri sandıklardan çıkartılarak kömürlü ütülerle bir güzel ütülenir. Kamaların, kılıçların, tüfeklerin ve tabancaların bakımları yapılır. Namlular yağlanır deneme atışları yapılır…

Hazırlıklar tamamlanınca Maraşlı kadınlar kocalarına ve erkek evlatlarına çete kıyafetlerini giydirerek ‘Çete’ yaparlar. Küçük kız çocuklarına ise rengârenk elbiselerini giydirerek ‘Köylü kızı’ yaparlar. Çete ve Köylü Kızı olanlar 12 Şubat Akşamına kadar bu kıyafetleriyle sokak sokak gezip davullar eşliğinde milli oyunlarını oynayarak kurtuluşun tadını çıkarırlar.

Merkeze bağlı köylerde yaşayan halk 10 bilemedin 11 Şubat’ta “Çete Bayramını” izlemek için şehirdeki akrabalarına misafirliğe gelirler. 11 Şubat akşamı tören alanını gören balkonlar, damlar insanlarla dolmaya başlar. Genellikle karlı ve çok soğuk bir hava olmasına rağmen insanlar bayramı izlemek için sabaha kadar damlarda durmaktan asla kaçınmazlar.

Bu gün12 Şubat 2025, Maraş Düşman İşgalinden Kurtuluşunun 105’inci Yıl Dönümünü kutlamaya hazırlanıyor. İki yıl önce 06 Şubat’ta yaşanan depremin acıları hala devam ettiğinden törenler eskisi gibi olmayacak. Büyük acılar yaşamış olan halk, maalesef bu senede Kurtuluş Bayramını kutlayamayacak… Muhtemelen kuru, yavan ve halksız bir törenle yasak savulmuş olacak. (Yaşanan depremin acıları sarılana kadar böyle kutlanması gerek.)

Maraş’ımızın Kurtuluşunun 105’inci yıldönümü kutlu olsun. Maraş kıyamını sağlayan ecdadımızı hayırla ve dualarımızla anıyorum. Başta Kurtuluş Savaşı’mızın Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak ecdadımıza Allahtan rahmet diliyorum.

İsimleri öne çıkan Yörük Selim ve Kılıç Ali Beyleri, Arslan Beyi, Ali Sezai Efendiyi, Avukat Mehmet Ali Kısakürek Beyi, Sütçü İmamı, Evliya Efendiyi, Muallim Hayrullah Efendiyi, Muharrem Beyazıt’ı, Mıllış Nuri’yi, Rıdvan Hoca’yı, Zülkadiroğlu Süleyman Beyi, Senem Ayşe’yi, Abdal Halil Ağayı ve ismini buraya yazamadığım ecdadımıza Cenabı Haktan rahmet diliyorum. Nurlar içerisinde yatsınlar. Mekânları Cennet Olsun.

Her sene azalan Kurtuluş coşkusu tamamen yok olup gitmez inşallah. 

Çekilen Onca Cefalar Sonucu Kazanılan Bu Mübarek Vatan Topraklarını Bizlere Emanet Edenler; Haklarını da Helal Ederler İnşallah…