Bıçakçılar çarşısının eski çeşmesinden, Ağustos ayının ikindi serinliği akıyordu bir çocuğun avuçlarına. Bileyi taşlarının kıvılcımları beni, geçmişin sokaklarına sürükledi.
 
Ara sokaklardaki oyun oynayan çocukların üzerine, ahşap evin bahçesindeki, incir ağacının yapraklarını yıkayan gün ışığının gölgesi düşüyordu.

Bu daracık sokaklardaki ahşap evlerdeki ve konaklardaki yaşanmış hayatlar beni bir kez daha geçmişteki kültürümün zenginliğine götürü verdi. 

Toplumlar kültürel değerlerine sahip çıktığı oranda, büyüklüğünü korumuştur. Tarihte de böyledir, günümüzde de böyledir. Geçmişten bizi bugüne taşıyan kültürel varlıklarımız olmuştur.

Bir Mimar Sinan ın doğum veya ölüm tarihini hatırlayamayız, ama sanatının doruğuna çıktığı bir Selimiye camisini dünya bilir.

Osmanlı padişahları sadece fetihlere katılmadı veya yalnızca devlet adamlığı da yapmadılar .Onların sanatçı kişilikleri ve sanata bakış açıları bir başka yönleridir.

Fatih Sultan Mehmet ,
o dönemin ünlü ressamlarından Venedikli Bellini yi İstanbul a davet ederek,yağlı boya  tablosunu yaptırmıştır.Yıldırım Beyazıt ın filozof yönü. İkinci selim, hem besteci, hemde şairdir. 

Kanuni sultan Süleyman
zamanında, sarayda iki yüz e yakın şair sürekli misafiredilirdi, bu durum sadece onların yatacak yer, karın doyuracak şekilde olmayıp, bu sanatçıların geleceğini de garanti altına almaktı.

Kanuni sultan Süleyman
da şairdi.  O dönemde neredeyse devlet in başındaki kişiler, ya sanatçı ya da sanatseverdiler. Yavuz Sultan Selim savaşçılığının yanı sıra, iyi de bir şairdi. Kanuni Sultan Süleyman kırk altı yıl süren padişahlığı döneminde söylediği; halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi/ olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi! 
 
Duyarlılıkları yanında (şair, filozof) yerine göre de devletçiliğin kuralarını hiç çekinmeden yerine getirebiliyorlardı. Saraylarda sadece oturmadılar, medeniyet, sanat adına da bir şeyler yaptılar. Yani Osmanlı bunun için büyüktü. Çünkü şairin, yazarın haykırışı bir ülkenin kalbine kan pompalar, kalbe giden damarlar şair, yazarın mısralarından geçerken beslenir ve ülke can bulur. Kültür bir milletin vitrinidir, bu vitrin onu diğer toplumlardan ayırır. Toplumların dilleri, giyim tarzları, inançları, kültürel eserleri ve yaşam biçimleri birbirine benzemeyebilir. Her milletin kendine has özellikler taşıyan kültürel değerleri, milletler arasında da bir zenginliktir.
 
KENTİMİZDEN BİR BAKAN, MAHİR ÜNAL BEY

Mahir Bey’in
Kültür ve Turizm Bakan’ı olması ülkemiz açısından ve kentimiz açısından çok büyük bir kazanım oldu. Bakanımızın biyografisini uzun uzadıya anlatmaya gerek duymadım, zaten hepimiz iyi tanıyoruz. İlerde ayrıntılara gireriz. Sayın Bakanımızın bu ülke değerlerini çok iyi bildiğini biliyorum. Vekilliği döneminde bile, Kahramanmaraş’ın ve ilçelerinin kültürünü paylaşmamız ve bu konu hakkındaki deneyimleri için bizlere, uzun zaman ayırmıştı. Bakanımız Mahir Bey’in bu ülke için yapacaklarından çok umutluyum. Türkiye ve hepimiz için hayırlı olsun!