‘’Bir hilal uğruna Yarab ne güneşler batıyor!’’
Diyordu, Mehmet Akif ERSOY, milletin destanını anlattığı Çanakkale Destanında.
Tarih sahnesinde öyle bir millet düşünün ki, doğumundan itibaren savaş meydanlarında, mücadele içinde olsun.
En önemlisi, öyle bir millet düşün ki, Peygamber Efendimizin(S.A.V), ‘’İstanbul bir gün fethedilecektir. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandan; o ordu ne güzel ordudur’’ diye müjdelediği, İslamiyetten sonra, Allah için vatan için ölürsem şehit, yaşarsam gazi anlayışını yaşamına yerleştirsin.
Bu düşüncelerle hayata bakan dünya Müslümanlarının tek lideri ve hamisi Türkiye, siyonistlerin, emperyalistlerin, oportonistlerin, yedi düvelin, açıktan savaşıyla karşı karşıya,
Kuyruk acılarının hesabını kapatmaya çalışıyorlar. Haç’ın Hilal’e galip geleceğini sanıyorlar.
Şunu çok iyi biliyorlar, Türkiye düşerse İslam adına yeryüzünde söz söyleyecek devlet kalmayacak,
İşte bu yüzden salyalı çakallarını, Beşiktaş’a ve Kayseri’ye gönderdiler.
Sanki, bizlerin inadına Halep’te, bebek, çocuk, yaşlı demeden, Müslüman kardeşlerimizi katlettiler.
Hala bu alçak, hain ve şerefsizlerin öğrenemedikleri bir şey var.
Bizler, ölümü bir diriliş olarak gören, Abdulgadir Geylani, Hoca Ahmet Yesevi, gelen silsileyle ruhunu yoğurmuş, Türk Milleti için şehadet şerbeti içmek bayrama girmek gibidir.
Malazgirtte, İstanbul Fethinde, Çanakkale’de, Çaldıran’da, 15 Temmuz’da geldiğiniz gibi,
‘’Topunuz Gelin Ulan, Topunuz’’…