Tekrar, klavyeme dokunurken, adeta bir tetiğe basar gibi, kahramanlarımıza minnettar olduğumuzu bir kez daha haykıracağım.
Bu yazımı, gözünü kırpmadan vatan muhafazası için canını ortaya koyarak, vatan toprağını, kanlarıyla sulayan, kahraman Türk Askeri ve Polisimize hitaben yazıyorum.
Namluya mermi yerine yüreklerini süren kahramanlar!
Dillerde tekbir, gönüllerde Allah’u Ekber diyen, imanla Azrail’i dost bilen
kahramanlar!
Çanakkale’ye gidişleri gibi Sur’a,Cizre’ye, Nusaybin’e, İdil’e, Yüksekova’ya…
Gidersem.. orada ölürsem demeden ‘’Vatan için ölmek varsa ölürüm diyen kahramanlar!
Yemen’de, Galiçya’da, Çanakkale’de olduğu gibi, gene bu toprakları kanlarıyla sulayan kahramanlar!
Vatan ve bayrak aşkını, yeniden diriltmek için, ömürlerin baharlarında ’’bir hilal uğruna’’ toprağın kara bağrına giren kahramanlar!
Tıpkı 1071’de, 1453’de, 1915’de ve 1922’de olduğu gibi, tarihe kafa tutan, akışını değiştiren kahramanlar!
Türkiye’nin yoluna baş koyup, leş başkanların leş kargalarından baş alan kahramanlar!
Her biriniz Alparslan’ın, Kürşat’ın, Metehan’ın, Fatih’in, Yavuz’un birer neferlerisiniz.
Sıktığınız her mermi, attığınız her bomba bu milletin yüreğini ferahlatıyor, bu milletin başını dik hale getiriyorsunuz.
Biz rahat evlerimizde yaşarken, sizler bu vatan için canlarınızı namluya sürüyorsunuz.
Pek çok insan, bir şeylere sahip olma hırsıyla yanıp tutuşurken, sizler, can vermeye adadınız.
Bu vatan size minnettar.
Allah’ım sizleri başımızdan eksik etmesin.
Allah sizlerden razı olsun.