“Onlar da dediler ki: "Allah'a dayandık. Ey Rabbimiz! Bizi o zalimler topluluğu için fitne konusu kılma! Ve bizi rahmetinle o kâfirler topluluğundan kurtar!" (Yunus Suresi, 85-86)
Bu ayet-i kerimeler Firavun’un zulmünden bunalan ve çıkış yolu arayan İsrailoğulları ile ilgilidir. Ayet-i Kerime’de geçen “onlar” deyimi de İsrailoğulları’nı anlatır. İsrailoğulları “Ey rabbimiz Bizi zalimler topluluğunun fitnesine, oyunlarına, imtihanına, tuzağına, denemesine düşürme” diye dua ediyor. Bu dua bizim de kalben, zihnen ve lisanen her an ve her vakit, Rabbimize (cc) yalvarmamız ve istememiz gereken bir duadır. Hatta, bu duanın özel vakitleri var. Bu özel vakti, işte tüm Ümmet-i Muhammed olarak bunaldığımız ve adeta zalimlerin ve zulmün birer oyuncağı, birer aleti, birer imtihanı olduğumuz bu günlerdir. Öyle ki, zalimler ve kafirler bize Dünyayı dar eylediler.
Evet, yukarıdaki ayet-i kerimenin ilkinde dua zalimler ile ilgili ve “zalimlerin fitnesine, tuzağına, oyununa gelmemekle” ilgilidir. Dua içinde özel bir kelime ve hassas bir nokta var: “Rabbim (cc), bizi zalimler topluluğunun fitnesine düşürme, bizi fitne konusu eyleme.”
Fitne dediğimiz zaman çok anlamı olan ve farklı mânâları gelen bir kelime aklımıza gelmelidir. Mesela, Kuran-ı Kerim’de bir başka ayette; “Biliniz ki, mallarınız ve çocuklarınız birer fitnedir ve büyük mükâfat Allah'ın katındadır” beyan olunmaktadır. (Enfal Suresi, 28) Burada “fitne” deyiminden kasıt, imtihandır. Mal ya da evlat çok çok verilir ve şükredilmesi içindir. Eğer şükür olmazsa imtihan kaybedilir. Mal ya da evlat verilmez, sabredilmesi içindir. Eğer sabredilmezse imtihan kaybedilir. Burada fitne bir deneme mânâsına geliyor.
Yunus Suresi 85. ayette dua içinde geçen “fitneye düşmemek ve kurtulmak” dediğimizde, hem imtihan, deneme ve sınamaya, hem de tuzak, oyun ve hileye düşmemek ve kurtulmak anlaşılmalıdır. Yani, çok geniş kapsamda, “zalimlerin imtihanına, denemesine, sınamasına muhatap olmamak, zalimlerin oyun, tuzak ve hilelerine düşmemek” en büyük ve en güzel bahtiyarlıktır. Rabbim (cc) Ümmet-i Muhammed’e ve tüm mazlum insanlara bu bahtiyarlığı nasip eylesin. Amin.
Yunus Suresi 86. ayette (duanın ikinci kısmında), “Allah’ım, bizi rahmetinle o kâfirler topluluğundan kurtar” denilmektedir. İki ayette peşpeşe iki dua var. Önce zalimlerden kurtulmak için dua edilmekte, Rabbimizden yardım istenilmektedir. Ardından, hemen kafirlerden kurtulmak için dua edilmektedir. Bu ikisinden kurtulan ve musibetlerinden korunanlar Dünya’da felaha ermişlerdir. İnşaallah, eğer iman ve salih amel içindelerse, hak ve sabır üzereler ise, ahirette de kurtuluşa ererler.
Şimdi, bu genel bilgilerden sonra, konuyu farklı ve özel bir noktaya getirmek istiyorum. Çok hassas bir noktadır bu. İyi dinleyelim.
Tarihteki zalimler ve kafirler, Firavun, Nemrut ve benzeri kişiler ile etrafındaki topluluklardan oluşmaktaydı. Günümüzde zalimler ve kafirler “Avrupa ve Batı’dır.” Bu ikisinden oluşan topluluklar, Firavunvari, Nemrutvari bir sistemin ta kendisidir. (Burada kastedilen elbette tüm Avrupa ve Batı değil, şu an güç ve hâkimiyeti elinde bulunduran nifak ve fesat unsurlarıdır)
Baksanıza, Dünya ateş çemberi içinde, Suriye’de mazlumlar, Filistin’de masumlar, Irak’ta garibanlar, Afganistan’dan zavallılar hep bu ikisi yüzünden katledilmektedir. Dünya’ya nifakı bu ikisi soktu. Müslümanların oluk oluk kanını döken bu ikisidir. Bu ikisi, en tehlikeli iki maddedir. Nasıl ki Dünya için, silahlar, bombalar, kimyasal maddeler, hormonlu gıdalar, zehirli yiyecekler, uyuşturucular ve benzeri zararlılar tehlike ise, bunlardan daha önce ve bunlardan daha tehlikelisi Avrupa ve Batı’dır. Geçmişte Firavun ve Nemrut zalim ve kafir idi, şimdi Avrupa ve Batı zalim ve kafirdir. Bu saydıklarımın hepsinden Rabbime (cc) sığınırım. Tüm kimyasal maddelerden, bombalardan, silahlardan, uyuşturuculardan, bilumumum zararlılardan Rabbime (cc) sığınırım. Öncelikle de zalimlerin ve kafirlerin şerlerinden, Avrupa’nın ve Batı’nın belalarından, azgınlığından Rabbime (cc) sığınırım. Rabbim korusun bizi. (Amin)
Ümmet-i Muhammed ve tüm mazlumlar özellikle son iki yüz yıldır, bu iki tehlikeli topluluktan Avrupa’dan ve Batı’dan (zalimler ve kafirlerden) çok çekiyor ve çok sıkıntı ve eza görüyor. Özellikle Ülkemiz olarak son dönemde daha da bir zor döneme girdik ve bunun sebebi elbette yine Batı’dır, yine Avrupa’dır. İçimize nifak ve kin sokan, PKK’yı azdıran ve örgütleyen Avrupa’dır, Batı’dır. Ülkemizi tarihte olduğu gibi bölmek isteyen, yine Batı’dır, yine Avrupa’dır.
Bu iki tehlikeli topluluğa karşı önce dua edelim, sonra gereken tedbirleri alalım, inşallah.
Evet, yazımın sonunda tekrar Yunus Suresindeki iki ayeti kerimeye dönüyorum. Kuran-ı Kerim’de geçen o duayı günümüz şartları altında şu şekilde Rabbime arz ediyorum: “Ey Allah’ım, Ey Yüce Rabbim (cc), artık zalim olan Firavun ve Nemrut değil, Firavun’dan daha zalimler var. Nemrut’tan daha belalılar var. Toplumu ve fertleri ifsad edenler var. Silahları, bombaları, kimyasal maddeleri, hormonlu gıdaları, zehirli yiyecekleri, uyuşturucuları ve benzeri zararlıları üreten ve yayanlar var. Özellikle Müslümanları bir kaşık suda boğmak ve bu geniş Dünya’yı bize dar etmek isteyen zalim ve kafir Avrupa var, Batı var. Bunlar tüm Dünya için tehlikedir. Bunlar iki tehlikeli topluluktur. Bizi bu topluluklar için fitne konusu yapma ve bizleri bu toplulukların tuzağına ve oyununa düşürme. Zalim Avrupa’nın, zalim Batı’nın oyuncağı ve hedefi olmaktan bizleri koru. Ve bizleri rahmetinle kafir Avrupa’nın, zalim Batı’nın hilelerinden kurtar. Amin”
Bu iki tehlikeli topluluktan kurtulacağımız günler yakındır, inşaallah.