Bu son seçimde de şu gözlemlerim oldu.
Halk seçim sandığına binbir çile ve meşakkat de olsa bizzat geliyor. Hasta, felçli insanların oy atarken ne kadar zorlandıklarını gördüm. Yine de oy vermek için sandığın bulunduğu yer geliyor ve oyunu atıyor. Halkımızın büyük çoğunluğu seçim sandığında bilinçli ve hassas davranıyor. Oy sandığına oy atarken, zarfın sandığın içine düşüp düşmediğine kadar dikkatle bakıyor. Zarfın kapağını özenle yapıştırıyor ve sıkıca kapatıyor.
Sandık kurulu başkanı olarak, insanlarımızın oy atma sırasındaki gözlerindeki heyecanı, umudu ve onuru gördüm. Seçimlerden umut taşıyorlar. Gelecekten umut duyuyorlar. Demokratik bir Ülkede yaşamaktan onur duyuyorlar. Bütün bunları görünce insan, insan, bir taraftan mutlu oluyor, bir taraftan da Yüce Rabbim “bu insanların umudunu boşa çıkarma. Hangi partiye, hangi adaya oy verirlerse versinler, taşıdıkları iyi niyetleri ve Ülke adına taşıdıkları umutlarını boşa çıkarma” diye dua ediyor.
“Bir oy değerlidir. Bir oy çok anlamlıdır. Bir oy bir kaderdir.”
Evet, yukarıda tırnak içerisinde yazdığım sözler bir başka gözlemimdir.
Ülkemizde seçmen sayısı tahminen 55 milyon civarındadır. Bir sandıkta ortalama 300-400 seçmen oy kullanmaktadır. Bir seçim bölgesinde milyonlarca kişi seçmendir. Bunlar belki kümülatif ve niceliksel bilgilerdir. Bunlardan önemli olanı ve hepsinden değerlisi “bir oyun başlı başına değer taşımasıdır.” Bu değeri de en çok sandıkta oy atma işlemi sırasında fark ediyor insan.
Buradan Milletvekili olanlara ya da seçimle başka bir göreve gelenlere seslenmek istiyorum: “Boşverin kümülatif rakamları. Boşverin milyon kadar oy aldım, binlerce oy aldım” diye sözler söylemeyi. Bunlardan daha mühimi insanların size güvenerek verdikleri “o tek bir oy’un kendisidir.” İşte o bir oy için büyük bir sorumluluk ve vebal içindesiniz. İnşaallah, o sorumluluğa bir halel getirmez ve inşallah vebale girmezsiniz. Yoksa, hem bu Dünyada ve hem de Ahirette “hak yemiş ve hakka riayet etmemişler safında, maazallah, yer alabilirsiniz.” Bu son tırnak içindeki sözüme de iyi dikkat edilmesini istiyorum. Milletvekili oldum, şunu oldum, bunu oldum diye övünmek güzel de, bu görevler öyle kolay ve keyif verici işler değil. Hesabı var. Bu Dünyada sorulmazsa, elbette Ahirette sorulur.
Vatandaşın bir oyunun değerini bilen ve bu değer üzerine ciddiyetle çalışan her Milletvekili, bütün enerjisini Milletin iyilik ve hayrına, Milletin kâr ve faydasına ve Milletin huzur ve refahına yönelik çaba ve çalışmalarda harcamalıdır. Aksi halde bir oya ihanet etmiş ve bir oya ihanet ettiği için de vebal içindedir.
Evet, bir sandık kurulu başkanı olarak bu notları özellikle yazmak istedim. Bu notlardan sonra şu hususları da belirterek yazımı sonlandırıyorum.
Seçim gününden bir gün önce, sandık kurulu başkanı olduğum okula öğle üzeri gittim. Sandığın yerleştirilmesi ve oy verme kabinlerinin oluşturulması, ikaz levhalarının asılması gibi işleri gerçekleştirdim. Oy verme günü sabah erkenden görevli olduğum aynı okula saat 7'de gittim. Seçimde oy verme zamanı olan saat 8'e kadar pusula ve zarfların mühür işleri, saat 8-17 arası oy verme işlemleri ve 17'den sonra oy sayım işlemleri ve evraklarını İlçe Seçim Kurulu'na teslimi derken eve akşam 22'de gelebildim. Yorucu ancak güzel bir gün yaşadık. Görevimizi sandık kurulu başkan ve üyeleri olarak adalet, ciddiyet ve hassasiyet içinde yerine getirmenin mutluluğu her şeye değerdi. Seçimlerin iki kahramanı var ise, birincisi oy kullanan vatandaşlarımız, ikincisi de sandık kurulu başkan ve üyeleridir.
Hem oyunu kullanan ve hem de sandık kurulunda görev yapan bir vatandaş olarak şöyle sesleniyorum: “Vatandaş sandığa sahip çıktı. Sayın Milletvekilleri siz de sandığa sadık olun. Bu sadakat ciddi, hassas ve adil çalışmakla olur. Vesselam.”