Yaşadığımız dünyada hepimizin hayalleri ve hedefleri az da olsa mutlaka vardır. Hayallerimizin içindeki hedeflerle yaşamın doruğuna ulaşırız.

 Bu mücadele içinde; tavır ve davranışlarımız, bizi gitmek istediğimiz yere götüren ve dilediğimiz sonuçları üreten unsurlardır.

Bu sonuçlara ulaşırken kişilik duruşları,  tavır ve donanım çok önemlidir.

Önemli olan zirveye koşarken sergilediğimiz koşuş şeklidir.

     Bununla ilgili bir anımı anlatmadan geçemeyeceğim; geçmiş yıllarda kurumsal bir yapıda yönetimdeydim. Tabi heyecanlı idealist günlerimizdi, toplantılarda fikirlerimizi beyan ediyorduk. Yönetimde yaş olarak bizden büyük bir ağabeyimiz bana şunları söyledi; “delikanlı fikirlerin çok güzel, aydınlatıcı ama fazla öne çıkma göze batarsın akıllı adamı çabuk çırparlar biraz sessiz kal”  demişti.

 Ben de ona şu hikâye yi anlatmıştım; bir derenin kenarında tosbağa su içerken dağın zirvesinden atmaca süzülerek öyle güzel gelmiş ki yanına konmuş. Tosbağanın hoşuna gitmiş ve sormuş atmacaya ”atmaca kardeş siz kaç yıl yaşarsınız?

Atmaca cevap vermiş ”dört-beş sene civarında “demiş.

 Atmaca sormuş “peki siz kaç yıl yaşarsınız?

 Tosbağa “yüz yıl ‘a yakın” deyince atmaca şaşırmış ”tosbağa kardeş Allah tan daha ne istiyorsun, ömrün benden fazla

 Tosbağa derin bir ahh çekerek” atmaca kardeş böyle sürünerek yüz yıl yaşamaktansa zirveye kanatlarımla süzülmeyi ve dört-beş yıllık ömrü tercih ederdim” demiş.

  Bizi biz yapan duruşlarımız olmalı ve geride bıraktığımız yaşamdan onur duymalıyız. Bahsettiğimiz zirve zenginlik veya makam da değildir elbette haysiyetli yaşamak ta yaşamın bir zirvesidir.

Henry Ford’un şu sözü de benim çok hoşuma gider ”Sadece para üreten bir işletme, özünde fakirdir”

  

    Sosyal yaşamın dinamikleri yine insanlardır, kişilerin davranışları hayatı olumlu veya olumsuz yönde şekillendirir. Peki, bu yaşam içinde toplumdaki karakterlerin fonksiyonu nedir?

İnsanlardaki karakter yapısını, kişilikleri ve duruşları belirler, hayatın içinde karşılığını bulur.

Yaşamın bu aynasında aile ve toplum adına kişilik profilleri kendini gösterir. Bunun adına gelişmişlik veya gelişmemişlikte diye biliriz.

Toplumda huzurun ve işleyişin adına bu duruşların önemi büyüktür. Karakter niye bu kadar önem taşıyor! Kişinin genetik yapısı ve aldığı eğitimin sonucu davranışlar bir şekil kazanıyor. 

 Her ne kadar günümüz dünyasında değer yargıları değişse de modası geçmeyen bir güzellik var ki; o da “adam gibi adam” olmak ve yaşama sanatını başarmaktır!

 Başarılı olmanın ilk adımı, her şeyden önce başarılı olmaya karar vermeden geçiyor. Yüreğimizdeki sevgi,  ahlaki donanımlar ve azim bizi kanatlarımızla zirveye taşır.

Dünyada belki milyonlarca insan kendi yaşam tarzına göre zirveyi yakalamış olabilir, ama yakalama şekli nasıl o önemli!

    Kanatlarımız deyince Cenap Şahabettin’in şu mısraları çağrışım yaptırır zihnimde;”Zirvelerde kartallarda bulunur, yılanlarda. Ancak birisi oraya süzülerek, diğeri ise sürünerek gelmiştir. Önemli olan nereye gelmiş olduğunuzdan çok nasıl geldiğinizdir”  

 Sözü zaten söylemiş yazarımız, yorumu siz sevgili okuyucularıma bırakıyorum.      Hoşça kalın.