Çanakkale deniz zaferinin 100. yıl dönümü kutlu olsun. 



Eğer o şehitler kahramanca savaşmasalardı, bugün bağımsız Türkiye Cumhuriyeti devleti olmazdı. Müstemleke olurdu. 



Şair ne güzel demiş: "TOPRAK EĞER UĞRUNDA ÖLEN VARSA VATANDIR." 
Onların maddi kaygıları yoktu. Bütün kaygıları vatandı. Gerisi teferruattı. 
Onlar bize özgür vatan bırakmak için canlarını verdiler. Onlar gerçek kahramandı. 
Zira SONUNU DÜŞÜNEN KAHRAMAN OLAMAZ. Bugün  o  Çanakkale ruhu var mı?
Yeni  nesil maalesef her şeye maddi  gözlükle bakar oldu. Halk maddi kaygıların sarmalına düşürüldü. Bu bir tuzaktır. İnsanların vatan savunması için harcayacakları enerji, malesef maddi kaygılara itilerek yok ediliyor.
İşte bu nedenle Milli duygular köreltildi. Vatan, Millet, Sakarya duygusu geri planda kaldı.
AK parti hükümeti  eski devlet refleksini değiştirdi. 
Artık devlet refleksi; milli duygularla, devlet çıkarı, devlet güvenliği, realist düşüncelerle değil, muhalefetin dediği gibi, mezhebsel duygularla mı hareket ediyor? Suriye örneğinde olduğu gibi. Hükümet  ise İnsani duygularla hareket ettiğini söylüyor. Hangisi doğru?
Sonuca bakacak olursak Türkiye buradan karlı mı, yoksa zararlı mı çıktı? 
Eldeki verilere bakacak olursak, son gelinen noktada zararlı çıkıldığı görülüyor. 
Şimdi bunun acı sonuçlarını yaşıyoruz. 
Ülkemiz 2.5 milyon Suriyeli göçmeni barındırmak durumunda kaldı. 
Hükümet dışarıdan maddi destek gelmediğini söylüyor. Anlaşılan; masraflar Türkiye cumhuriyetinin kaynakları ile finanse ediliyor. 
Bu durum nereye kadar, daha kaç yıl devam edecek? 
Suriye’nin kaos ortamı, Süleyman Şah türbesinin taşınmasına da sebeb oldu. 
Türkiye açısından bu bir zafermidir, yoksa geri çekilmemidir? Şairin deyişi ile; “toprak uğrunda ölünmediyse orası vatan değildir.” Çanakkale ruhu nerede kaldı. 
Neresinden tutsanız Suriye elinizde kalıyor. Malesef verilen sürelerin tarihleri de tutmadı. Suriye’nin karmaşık bir etnik kimliğe sahip olduğu ortaya çıktı. Peki devlet istihbaratı bu durumu önceden doğru analiz edemedimi ki, Türkiye bu bataklığa sürüklendi. 
Her şeyi finanse edecek kadar Türkiye zengin bir ülke mi? değil. 
Kişi başına düşen gayri safi milli hasıla 10 dolar civarında:10 ABD doları x 2600 tl = 2600 tl. 
Peki emekli işçi ve memur maaşı ( çoğunluk olarak) 800-1500 tl. dir. Niye 2600 tl değildir. 
Bunun savunulacak tarafı va mı? maalesef işçiler ve emekliler açlık sınırının altında maaş alıyor. 
Çalışan tek kişinin açlık sınırı 1.592.61 tl dir. Hükümet önce kendi vatandaşının refahını artıracak tedbirleri almalıdır.
Türkiye için hiç te hoş olmayan yeni gelişmelerden biri de şu: ABD ve koalisyon ülkeleri; Suriye’ nin terör örgütlerinin tasallutu altında bulunması nedeniyle yeni bir strateji değişikliğine gidiyorlar. 
Suriye’de çok fazla terör örgütü olduğu tespit edilmiş. Bunlarla mücadele etmenin zorluğu ve getireceği maliyet hesapları yapılmış.
Esed rejiminin devrilmesi halinde Suriye’nin  terör örgütlerinin eline geçeceği kanaatına varılmış. 
Bu da bölge de yeni kaoslara sebep olacağı kanatını oluşturmuş. 
İşte bu nedenle Esed’in yerinde kalmasının daha doğru olacağını söylüyorlar. 
Bu nedenle de Esed ile diyalog kurmak için çalışma yapıyorlar. 
Bu durum Türkiye’nin hesaplarını bozacaktır. 
Umarım,  Türkiye cumhuriyeti  duygusal değil, realist  yeni bir strateji geliştirir. 
Zira zararın neresinden dönülse kardır. 
Buradan şöyle bir tecrübe ortaya çıkıyor: Dış politika duygularla değil, realist verilere dayanarak yapılırsa doğru sonuç alınır. 
Bu vesile ile  Çanakkale savunmasının aziz şehitlerini rahmetle ve minnetle anıyorum. 
Allah'ın selamı ve bereketi onların üzerine olsun. Amin. Ruhları için el fatiha.