Talat Paşa bildiğiniz üzere 1900’lü yılların başında Osmanlı İmparatorluğu hükümetlerinde bakanlık, başbakanlık görevlerinde bulunmuş önemli bir devlet adamımızdır. Yanı sıra İttihat ve Terakki Cemiyetinin önde gelenlerindendir. Berlin’de bulunduğu sırada Ermeni bir katil tarafından suikast düzenlenerek şehit edilmiştir. Merhum devlet adamımız Ziya Gökalp’in kaleme aldığı şiirlerde övülerek değerini ispat etmiştir.

Dolayısıyla mühim görevlerde bulunmuş Talat Paşa’nın anıları günümüz Türkçesine dönüştürülerek yayınlandı. Böylelikle Paşanın anılarında Maraş’la alakalı notlarının olduğunu gördük. Maraş’la alakalı notlarının başlığı ise “Maraş Zeytun ve Andırın Ermeni Olayları”. Paşanın notlarından aynen aktarıyorum:

İsyan hareketleri önce Zeytun’da başlamıştır. I.Dünya Savaşı seferberliğinin ilanından sonra Ermeniler açıkça isyana başlamış vergilerini ödemekten kaçınmış ve asker toplanması konusundan verilen emirlere karşı çıkmışlardır. Askerlik görevlerini yapmak üzere askerlik şubelerine giden Müslümanlara sokakta saldırmışlar, bunlar soyulmuş ve öldürülmüştür. Zeytun halkı subay ve komutanların emri altında bir milis oluşturmuştur; böylelikle “Zeytun İhtilalci Alayı” adı altında kentlerini savunmak istiyorlardı. Tabii bu imkânı bulamadıklarından Mavzer ve Martin silahlarıyla dağa çıkmışlar ve Müslüman köylerine saldırmaya ve askeri nakliyata engel çıkarmaya başlamışlardır.

17 Ağustos 1914’te yani seferberlikten ( I.Dünya Savaşı seferberliği) birkaç gün sonra Andırınlı Müslümanlar saldırıya uğramış; paraları çalınmış ve içlerinden birçoğu da öldürülmüştür. Aynı gün çete izlemekle görevli bazı jandarma subayları üzerine ateş edilmiş ve Maraş yolu üzerinde Beşanlı köyünden birçok Müslüman öldürülmüştür. Günlerce süren izlemeden sonra bu haydutlardan altmış beşi, üzerinde birçok bomba, dinamit, Martin ve Gras tüfekleriyle yakalanabilmiştir.

Bir süre için ortalık yatıştıktan sonra, bir sonraki yılın Ocak ayında isyan harekâtı yeniden canlanmıştır. Bu seferki saldırılar doğrudan doğruya Osmanlı memurlarının konutlarına ve jandarma kıtalarına karşı yapılmıştır. Zeytun’da Hınçak Komitesi reisi Çakıroğlu Patos’un başkanlığı altında yapılan toplantıda, hükümet konağına saldırılarak cephanenin ele geçirilmesine, bütün memurların aile fertleriyle birlikte öldürülmesine ve telgraf hatlarının bozulmasına karar verilmiştir. Kışkırtıcılar başka başka evlerde oturduklarından ve işaret de zamanında verilmediğinden, bu korkunç komplo gerçekleşmeden önce öğrenilmiştir.

1915 yılında Zeytun Ermenileri, Maraş’tan Zeytun’daki jandarmalara cephe gönderildiğini haber almışlar; cephaneyi taşıma sırasında soymak için yollara gizlenmişler; fakat taşıma başka yoldan yapıldığından, bu niyetlerini uygulayamamışlardır. Bunun üzerine on yedi kişiden oluşan bir jandarma koluna saldırarak, altısını öldürüp ikisini yaralamışlardır. Bundan başka Zeytun ile Maraş arasındaki telgraf hatlarını tahrip etmiş ve böylece yollarda egemenlik kurmuşlardır.

27 Şubat 1915’ta Maraş Vali Muavini ortalığı yatıştırmak amacıyla Zeytun’a gelmiştir. Gece devriye ile birlikte, şehirde dolaşırken asiler tarafından öldürülmüştür. Ertesi gün askerlik şubesine gitmekte olan bir Müslüman’da öldürülmüştür.

Komitenin talimatı üzerine kaçmış olan birçok Ermeni asilerle birleşmiştir. Bunlar yeniden jandarmaların cephanesini ele geçirmek istemiş ve kışlaya saldırmaya karar vermiştir. Önce hükümet konağına giderek bir asker ve bir jandarma öldürmüşler, memurları ve ailelerini tehdit etmişler, adi ve siyasi bütün Ermeni suçluları hapisten kurtarmışlardır. Bunlardan altı-yedi yüz kadarı Zeytun’un en yüksek noktasındaki Tekke Manastırı’na yerleşerek, burasını tahkim etmişlerdir. Takip sırasında Jandarma Binbaşısı Süleyman Efendi ile yirmi asker öldürülmüştür. Asilerin bazıları ele geçirilmişse de, ötekiler karanlıktan yararlanarak kaçmışlardır. Kaçanlar askerlere, memurlara, jandarmalara ve özellik Müslüman halka saldırarak, cinayetler işleyen çeteler kurmuşlardır. Bu çetelerden biri beş Müslüman öldürmüş, bir başkası da Ermeni köyü Odicak’a sığınarak, bir jandarma ve on dört Müslüman öldürmüştür.

Zeytun isyanında elebaşılık etmiş olan Melkon adından bir Ermeni, tutuklandığında, Komite’nin İngilizlerin İskenderun’a çıktığı haberini yayarak, Osmanlı hükümetine elden geldiğince büyük güçlükler çıkarılması buyruğunu vermiş olduğunu bildirmiştir. Melkon’un ifadelerine göre, isyanın kışkırtıcılarından birçoğu Osmanlı hükümetinden iyilik görmüş kimselerdir. Hükümet onlara ait çok sayıda silaha, komitenin mührüne ve aleyhlerine delil oluşturan bir sürü belgeye el koymuştur.

Komite Bitlis, Erzurum, Mamuretülaziz, Diyarbakır, Sivas, Trabzon, Ankara ve Van illerinde de merkezler kurmuştu. Bunlar daha savaş başlamadan önce örgütlerini kurmuş ve komitenin buyrukları çevresinde harekete geçmeye hazırlanmışlardı.