Kahramanmaraş Milletvekili Zuhal Karakoç Dora Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımızın 2025 yılı bütçe görüşmelerinde yapmış olduğum konuşmada "Türk milliyetçiliğinin Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu iradesi, kurtuluş parolası, karanlıktan aydınlığa geçişin anahtarı" olduğunu söyledi.
"3 Mayıs 1944’te Türk milletinin toplum ve siyaset hayatına cemre gibi düşen Türk milliyetçiliği, Türk ve Türkiye Yüzyılı doktrininin ana hattı ve bu yüzyıla hâkim olan sosyal, siyasal, hukuki ve ekonomik gelişimleri besleyen kaynaktır. Türk milliyetçiliğinin tarihi ve siyasal kodları ise Milliyetçi Hareket Partisi’nde birleşmiştir." diyen Zuhal Karakoç Dora şunları söyledi:
Milliyetçi Hareket Partisi, kaynağını Türk milliyetçiliğinden alan bir ekonomi politikası izlemektedir. Bu politika, istihdam odaklı, istikrarlı ve sürdürülebilir birekonomik büyümenin gerçekleştirilebilmesini önceliklendirmekte; üreten, istihdam yaratan, üretime değer katan ve üretilen değerden katkısı ölçüsünde her kesimin pay almasını sağlayan; değere katkısı olmayan kesimlerin ise sosyal koruma programlarıyla desteklenmesini ve yoksulluktan kurtulmalarını amaçlayan bir sosyal refah düzeninin oluşturulmasını öngörmektedir.
Sosyal refah düzeninin oluşturulmasında başlıca adım, asrın felaketi olarak nitelendirdiğimiz 6 Şubat depremlerinden etkilenen Kahramanmaraş’ta yeniden doğuşun destanını yazmak olacaktır. Asrın felaketinden önce dışarıya en az göç veren illerimizin başında gelen, nüfusunun yüzde 80’inden fazlasının kendi topraklarında yaşadığı Kahramanmaraş; emsali görülmemiş bu felaketten sonra dışarıya önemli ölçüde göç vermiştir. Demografik yapımız değişmiş; bu nedenleişletmeler düşük kapasite ile çalışmaya başlamış, istihdam olanakları önemli ölçüde azalmıştır.
Devlet tarafından sağlanacak sigorta ve vergi desteklerinin ortalama ve ilave işçi sınırlaması olmaksızın tüm istihdam edilenler için uygulanması gerekmektedir. SGK teşvikleri ivedilikle hayata geçirilmeli, bölgede çalışacak işçilerin asgari ücret üzerindeki ödemelerinin nakdi yardım olarak kabul edilmesi sağlanmalı; işçiler, sigorta priminden muaf tutulmalıdır.
Özellikle deprem nedeniyle göç eden nitelikli personelin geri dönüşleri için ücretlerin işçi açısından iyileştirilmesi konusunda vergi ve sigortalardan istisna desteklerinin doğrudan ücrete yansıtılması; bu sayede ilimizdeki istihdamın artırılması, dışarıya göçün durdurulması ve demografik yapının yeniden tesis edilmesi için destek sağlanması gerekmektedir.
SGK işveren payının alınmaması, istihdamı güçlendirecek; SGK prim ve vergisel avantajların ilimizdeki tüm işverenlere sağlanması göçü azaltacak, istihdamı artıracaktır.
Asgari ücret gelir vergisi ve damga vergisi muafiyetinin deprem bölgelerinde artırılması ve ödenen maaş kadar çıkan vergi maliyetinin muaf tutulması gerekmektedir. Bunun yanında deprem nedeniyle yaşanan yıkım ve kayıplar neticesinde işletmeler teminat gösterememektedir. Bölgedeki işletmelere özel teminatsız bir çözüm üretilmesi gerekmekte; 6183 sayılı kanunun 48. maddesi kapsamında bu hususta hemşerilerimize kolaylık sağlanmalıdır.
30 Kasım 2024 tarihinde sona erecek mücbir sebep hali uzatılmalı; mevcut halin devamında beyan ve bildirimler için ek süre tanınmalıdır. Mücbir sebep süresince BAĞ-KUR prim borçları iptal edilerek, ileride yeniden borçlanma ve hizmet ihya imkânı sağlanmalıdır.
Yaralarımız kadar ihtiyaçlarımız da büyüktür. Türk ve Türkiye Yüzyılını yaşayan büyük ve güçlü Türkiye’nin çözemeyeceği, altından kalkamayacağı, üstesinden gelemeyeceği hiçbir sorun yoktur. Devlet ve millet el ele oldukça, sırt sırta verdikçe hiçbir engel, hiçbir yıkım, hiçbir felaket karşımızda duramayacak; ülkemizi kuşatan iç ve dış işgal cephesi mutlak yenilgiye uğrayacaktır.