EĞİTİM

2022'de insan nüfusunun yaklaşık yüzde kaçı şehirde yaşamıştır

Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı hesaplamalarına göre 2022'de insan nüfusunun yaklaşık yüzde kaçı şehirde yaşamıştır

Abone Ol

 Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı hesaplamalarına göre 2022'de insan nüfusunun yaklaşık yüzde kaçı şehirde yaşamıştır

Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun ticaret ve kalkınma alanında temel organıdır. Türkçe kısaltmasının karşılığı İngilizcede UNCTAD olan bu konferans, özellikle kalkınmakta olan ülkelerde iktisadi büyümeyi ve kalkınmayı hızlandırmak maksadıyla 1964 yılında Cenevre'de yapılan birinci oturumun sonunda daimi hükûmetlerarası bir organ olarak kurulmuştur.

Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal İşler Departmanı tarafından bugün açıklanan “Dünya Nüfus Beklentileri 2022” raporuna göre, dünya nüfusunun 15 Kasım 2022'de 8 milyara ulaşacağı tahmin ediliyor. UNFPA, bu yıl Dünya Nüfus Günü’nde, dünya nüfusunun ne zaman 8 milyara ulaşacağını ilk kez ilan etmenin yanı sıra, bunun hem bir kutlama nedeni hem de insanlığın karşılaştığı zorluklara çözüm bulması için açık bir çağrı olduğuna dikkat çekiyor.

8 milyarın arkasında bir başarı hikayesi var. Yoksulluk önemli ölçüde azaldı ve sağlık hizmetlerinde, yaşam kalite ve sürelerini uzatan, anne ve çocuk ölümlerini azaltan dikkate değer ilerlemeler kaydedildi. Teknolojik yenilikler hayatımızı kolaylaştırdı ve bizi her zamankinden daha fazla birbirine bağladı.

Öte yandan, iklim değişikliği, şiddet ve ayrımcılık gibi, 11 yıl önce dünya 7 milyar nüfusa ulaştığında dile getirilen temel endişeler ve zorluklar hala devam ediyor, hatta bir kısmı daha da kötüleşiyor. İklim krizi, doğal kaynakların orantısız kullanımı, halihazırda var olan eşitsizlikleri ve kırılganlıkları artırıyor. Silahlı çatışmalar ve göç, şiddeti ve ayrımcılığı besliyor. Bugün, dünya çapında 100 milyondan fazla insan zorla yerinden edilmiş durumda.

Sağlık alanında yaşanan gelişmelerden tüm toplumlar eşit ölçüde yararlanamıyor. Kadınlar hala gebelik sürecinde veya doğumlarda ölüyor. Milyonlarca insan, sağlık ve sosyal koruma hizmetlerine ve kaliteli eğitime ulaşamıyor, yoksulluk içinde yaşamaya devam ediyor. Dünyanın dört bir yanında kadınlar hala, bedenleri ve gelecekleri üzerine karar verme temel hakkından yoksun bırakılıyor ve birçok ülkede kadın hakları alanında endişe verici gerilemeler yaşanıyor.

Ama dünya, korkunç bir nüfus artışı veya yıkıcı bir nüfus çöküşü felaketinin eşiğinde değil. Tarihte ilk kez ülkelerin yaş ortalamalarında ve doğurganlık oranlarında aşırı bir çeşitlilik söz konusu. Dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 60'ı, 2.1 doğurganlık hızının altındaki ülkelerde yaşarken, yüzde 40’lık bölümde büyük bir genç nüfus var ve hızla büyümeye devam ediyor.

Bu yüzden de saymaya devam etmemiz, ancak sayıların ötesine bakmamız gerekiyor. Çünkü çözüm, daha az ya da daha çok insan değil; tüm insanların haklara ve fırsatlara daha fazla ve eşit erişimi. Yani ülkeler, nüfuslarının değişim şeklini öngörmeli ve anlamalı; potansiyel olumsuz etkileri azaltmak için özelleşmiş çözümler geliştirmeli ve demografik değişimle gelen fırsatlardan tüm insanların tam olarak yararlanmasını sağlamalı. Bunun için de herkesin gerçekten dahil edildiğinden ya da başka bir deyişle “sayıldığından” emin olmak gerekiyor.

"Bu bir başarı hikayesi, kıyamet senaryosu değil” diyor UNFPA Yönetici Direktörü Dr. Natalia Kanem. “Yalnızca nüfus toplamlarına ve nüfus büyüme oranlarına odaklanarak asıl noktayı kaçırıyoruz - İnsanlar aslında çözümdür, sorun değil. Barışçıl, huzurlu ve sürdürülebilir toplumlara giden tek yol, insanlara, haklarına ve seçimlerine yatırım yapmaktır.”

İdeal bir dünyada 8 milyar insan, haklar ve seçimlerle güçlendirilmiş daha sağlıklı toplumlar için 8 milyar fırsat anlamına gelir. Bunun için, ülkeler arasındaki iş birliğinin güçlendirilmesi kritik önem taşıyor. Ortak zorlukların üstesinden gelmek için ortak çözümlere ihtiyaç var. Her gün daha çok birbirine bağımlı hale gelen bir dünyada hiçbir ülke kendi kendine yeterli değil.

Dünya çapında milyonlarca insanı haklarından ve seçimlerinden yoksun bırakan yoksulluk, ayrımcılık, şiddet ve dışlanma ve diğer engellere karşı, daha fazla eşitlik ve dayanışma içinde hep birlikte çalışmalıyız. Ancak o zaman sağlık, eğitim, onurlu ve eşit yaşamın ayrıcalık veya boş vaat değil, herkes için hak ve gerçek olduğu bir dünyayı birlikte inşa edebiliriz.

Dünya Nüfus Beklentileri 2022 Raporu Temel Bulguları:

Dünya nüfusunun 15 Kasım 2022’de 8 milyar insan ulaşacağı hesaplanıyor. Dünyanın 2030’ta 8.5 milyar, 2050’de 9.7 milyar, 2080’lerde ise 10.4 milyar nüfusa ulaşacağı ve 2100'e kadar bu seviyede kalacağı tahmin ediliyor.
1950'de dünya nüfusu yaklaşık 2.6 milyar kişiydi. 2011 yılında 7 milyar kişiye ulaştı. 7 milyardan 8 milyara ulaşmak yaklaşık 12 yıl aldı. Bir sonraki milyara ulaşmanın yaklaşık 14.5 yıl (2037) sürmesi bekleniyor.
Dünya nüfusuna eklenen 1 milyarın yarısı, Asya'nın demografik büyümesinin bir sonucu. Afrika ise ikinci en büyük nüfus katkısını yapan kıta (yaklaşık 400 milyon).
Dünyadaki 10 ülke, nüfus artışının yarısından fazlasına katkıda bulundu. Hindistan açık ara en büyük katkıyı yapan ülke olurken, onu Çin ve Nijerya izledi.
Afrika ve Asya, 2037'de kadar nüfus artışını yönlendirerek 9’uncu milyara da en çok katkıyı sunan 2 kıta olacak.
Bugün, dünya nüfusunun üçte ikisi, yaşam boyu doğurganlık hızının 2.1’in (mevcut nüfusun korunabilmesi için gerekli doğurganlık hızı) altında olduğu ülkelerde yaşıyor. Yani, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 60'ı daha yaşlı bir nüfusa sahip ülkelerde yaşarken, yüzde 40’lık bölümde çok büyük bir genç nüfus var ve hızla büyümeye devam ediyor..
Ülkelerin yaş ortalaması 19’dan (Sahraaltı Afrika) 42’ye (Avrupa ve Kuzey Amerika) kadar çeşitlilik gösteriyor.
Küresel yaşam süresi beklentisi, 1990'dan bu yana neredeyse 9 yıllık bir iyileşmeyle 2019'da 72,8 yıla ulaştı. Ancak 2021'de, en az gelişmiş ülkelerin yaşam beklentisi küresel ortalamanın 7 yıl gerisinde kaldı.
Dünya 1.8 milyar kişi 10 ila 24 yaş arasında. 2050’ye kadar dünyadaki her 3 gençten 1’ine Afrika ev sahipliği yapıyor olacak.
Gelişmekte olan birçok ülkede, çalışma çağındaki (25-64 yaş) nüfusun payı artıyor.