Kamu yöneticilerinin yakın çalışma arkadaşları basın mensuplarıdır. Tüm samimiyetimle söylüyorum; kendini bilen, dürüstlüğü şiar edinen basın mensupları dengeleri koruyarak tüm yöneticilerin eksikliklerini yazar.
‘davul gelmedi, sahursuz kaldım, oy vermeyeceğim’
‘yazlık evime yol yapılmadığı için (maliyeti 2 milyon TL) oy vermeyeceğim’
‘yolda giderken lastiğim patladı’ oy vermeyeceğim
Bu trolleri bir kenara bırakıp, seçmen profilinin ne kadar üst seviyelere geldiğini, elimizde seçim kozu olarak kullandığımız oy karşılığında nasıl tehdit savurduğumuzu da görmemiz gerekir.
5-10 yıl öncesine kadar ulaşamadığımız, yoldan araçla geçerken bile düğme iliklediğimiz seçilmişler bugün vatandaşla iç içe girmişse paspas ta yapmamalıyız. Diye düşünüyorum.
Şimdi Erkoç’u neden eleştirmiyoruz? Ona gelelim.
Bize para mı veriyor, ufak, tefek küçük reklamlar haricinde 1 TL alıyorsak Allah yedirmesin. Peki, Erkoç babamızın oğlu mu? Hayır. Peki, neden eleştirmiyoruz, bazı insanlar çıkıyor nemalandığımızı söylüyor ama günahımızı aldığını hiç bilmiyor.
Davası Allah davası olan, bu millete hizmeti Allah rızası için yapan, kıt imkânlara rağmen bu memleketin değişimine çaba gösterdiği için eleştirmiyoruz.
Milletin parasına sahip çıkan Erkoç’u hem iyi niyetinden hem de 30 Büyükşehir Belediyesi arasında en az para gelen ilk 5 belediye olmasına rağmen bu kadar hizmeti yapmaya çalıştığı için eleştirmiyoruz. Milletin kaynaklarını kimseye peşkeş çekmediği için eleştirmiyoruz.
İnanın bu memleket için kafasındaki projeleri yazsam, hayal bile edemeyeceğiniz ürünler ortaya çıkar.
Bizler vatandaşa göre daha içerde olduğumuz için ne kadar kaynağın geldiğini, o hizmetleri yapmak için ne kadar uğraşıldığına yakından şahit oluyoruz. Bir projeyi hayata geçirmeye çalıştığında hemşerilerini mutlu edeceğini düşünerek çocuklar gibi önce kendinin sevindiğini görüyoruz.
Bu adamı neden yerden yere vuralım, neden şevkini kıralım, bu memleket hepimizin değil mi? İnsan beşerdir mutlaka hata yapar fakat niyet çok önemlidir.
Bir kısım çevrelere ne yapsan beğendiremezsin. Yıllardır dilimize pelesenk olan köprülü kavşaklar yapıldı, ertesi gün eleştiri geldi, ‘madem 50 hız limiti koyacaktın neden yaptın’ arkadaşlar bu şehirde Trafik komisyonu vardır ve şehir içi yönetmelikleri göre de hız limitini o komisyon belirler.
Kimsenin elinde sihirli değnek yok, bütçe imkanı kısıtlı olduğu için her şey öncelik sırasına göre yapılıyor. Hizmetleri buradan yazmayacağım, bizim göremediğimiz ya da görmek istemediğimiz bazı projeleri gelen misafirlerin gözünden kısa da olsa aktarmaya çalışacağım.
İki yıl önce Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkçi geldi; Kahramanmaraş’taki değişim ve dönüşümün Ankara’da takdirle izlendiğini söyledi.
Geçen yıl Türkiye’nin en iyi belediyesi seçildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaşlılarla ilgili projeden dolayı ödül verdi.
Yakın tarihe bakalım geçen hafta Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu geldi, ‘hizmet ancak böyle yapılır’ dedi. Çünkü Sayın Bakan Kahramanmaraş’a gelen ödeneği biliyor, bu kıt imkanlarla yapılan hizmetler bakanı mest etti.
Önceki gün de Sayın Eroğlu Erkoç’un projesini Türkiye’ye örnek olacağını ve ilk millet bahçesinin de Kahramanmaraş’ta yapıldığını söyledi.
Bunun gibi örnekler çok, kentteki değişimi en çok şehir dışından gelenler görüyor. Hani siz yanınızdaki çocuğunuzun büyüdüğünü göremezsiniz. Çünkü sizin gözünüzde çocuk aynı kalır.
Bizim Kahramanmaraş olarak en büyük eksiğimiz seçilmişlerimize sahip çıkmak. Eğer niyet halisse akıbeti hayırdır.
Bunu anlamayana da ya da anlamak istemeyene de ne kadar yazsam boştur.