Türkiye ve İsrail arasındaki ekonomik ilişkiler, Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) açıkladığı dış ticaret verileriyle gündeme geldi. Yazar Alaattin Aktaş'ın paylaştığı bilgilere göre, ekim ayında 80 milyon dolar olan ithalat, kasım ayında yüzde 60 artarak 128 milyon dolara ulaştı. Bu durum, Türkiye-İsrail ekonomik ilişkilerindeki artışı gösterirken, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarına karşı Türkiye'deki tepkinin ekonomik boyutta sınırlı kaldığı belirtiliyor.
İsrail ordusunun abluka altındaki Gazze Şeridi'nde devam eden saldırılarına karşı Türkiye'de düzenlenen protesto gösterileri ve ABD ve İsrail ürünlerine karşı başlatılan boykot kampanyalarına rağmen, ithalatın artış göstermesi dikkat çekici bir durum olarak öne çıkıyor. Özellikle Türkiye'deki protesto ve boykot çağrılarına rağmen ekimden kasıma kadar olan dönemde İsrail'e yapılan ithalatın bu denli artış göstermesi, Türkiye'deki hassasiyetin ekonomik anlamda yeterince yansımadığını düşündürüyor.
Ekonomim yazarı Alaattin Aktaş, bugünkü yazısında Türkiye-İsrail ticaretine ilişkin Türkiye İstatistik Kurumu'nun verilerini aktardıktan sonra protestoculara böyle seslendi:
"Bu mallar Türkiye’ye geldikten sonra protestonun ne anlamı var?
Ama “O malların çoğu markette bulabileceğimiz, kafede, restoranda kullanıldığını görüp protesto edebileceğimiz nihai ürün değil ki, o mallar ara mal ve yatırım malı” diyorsanız, bunu diyebilecek bilgi (ya da bilinç) düzeyindeyseniz daha iyi ya! Ara mal ve yatırım malı ithalatının kaynaktan kesilmesini sağlayın! Uğraşmayın kahveyle, kolayla! Onlar çerez kalır bu ithalatın yanında.
Ama olmaz değil mi, bunu yapamazsınız! Böyle geniş çaplı bir protestoya yürek gücünüz yetmez!
Oysa “Kahrolsun İsrail” diye bağırmak kolay. İsrail'i protesto bahanesiyle sokaklara çıkmak kolay. Hele hele kahve içen gençlere saldırmak çok kolay.
Hadi bu ticaretin durdurulması, en azından artmasının önlenmesi için bir protesto yapın! Hadi!"