Ekonomi

TUİK'e Göre Türkiye Ekonomisi Yüzde 7,3 Büyümüş!

Abone Ol

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) 2022 yılı birinci çeyreğinde yüzde 7,3 arttı. Ancak büyümeden ücretli kesimlerin aldığı payın yıldan yıla azaldığı ve sermaye kesiminin payının arttığı görüldü.

TÜİK’e göre, işgücü ödemeleri 2022 yılının birinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 59,7, net işletme artığı/karma gelir ise yüzde 88,1 arttı. Buna göre, ücretli kesimlerin büyümeden aldığı pay da azalma gösterdi.

TÜİK verilerine göre, yılın ilk çeyreğinde ücretli kesimlerin milli gelirden aldığı pay yüzde önceki yıl kaydedilen 35,5’den 31,5’e gerilerken sermayenin payı 45,6’dan yüzde 47,6’ye çıktı. Gelir dağılımındaki bozulma uzun süredir devam ederken uzmanlar son dönemde izlenen ekonomi politikasının bu bozulmayı artırdığı görüşünde.

Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) hesabı yapılırken üretim sonucunda elde edilen gelirin 3 önemli bileşene dağılımı hesaplanıyor. Bunlar toplam işgücü ödemeleri, sabit sermaye tüketimi ve net işletme artığı.

Milli gelirden ücretli kesimlerin ve sermaye sahiplerinin aldığı pay ise işgücü ödemeleri ve net işletme artığında görülüyor. İşgücü ödemeleri, işçilerin elde ettiği gelire göre hesaplanırken net işletme artığı ise şirkete yani sermayedara kalan kısmı tanımlıyor.

İŞÇİNİN PAYI AZALDI

TÜİK’in açıkladığı GSYH 2022 I. Çeyrek verilerine göre, işgücü ödemelerinin cari fiyatlarla Gayrisafi Katma Değer içerisindeki payı geçen yılın birinci çeyreğinde yüzde 35,5 iken bu oran 2022 yılında yüzde 31,5 oldu. Net işletme artığı/karma gelirin payı ise artarak yüzde 45,6 iken yüzde 47,6 oldu.

Böylece işgücü ödemelerinin GSYH içindeki payda son yıllarda görülen düşme eğilimi devam etmiş oldu. Yılbaşında yapılan ücret zamlarıyla birlikte son çeyrekte bir önceki çeyreğe göre toparlanma görülse de yıllık bazda düşüş büyük oldu.

Son 2 yılın ilk çeyrek verilerine bakıldığında ise emeğin payı pandeminin başından bu yana yüzde 39,1'den yüzde 31,5'e gerilerken sermaye payının yüzde 41,7'den 47,6'ya çıktığı görüldü.

İŞÇİ DAHA ÇOK ÇALIŞIP DAHA AZ KAZANIYOR

Milli gelirdeki işçi payının azalmasının işsizlikteki düşüşe ve çalışma saatlerindeki yükselişe rağmen olması da dikkat çekti. TÜİK’in 2022 I. Çeyrek İşgücü İstatistikleri’ne göre, işsizlik oranı 2022 yılının ilk çeyreğinde önceki yılın aynı dönemindeki yüzde 15,2’den yüzde 13,7’ye gerilemişti.

Aynı şekilde işbaşında olanların, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış haftalık ortalama fiili çalışma süresi 2022 yılı I. çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre 0,6 saat artarak 45,2 saat olarak gerçekleşti. Yani işçilerin çalışma saatleri uzamasına rağmen emeğin milli gelirden aldığı pay düşmüş oldu.

İŞÇİNİN PAYI DİPTE

İktisatçı Cem Oyvat’ın hesaplandığı tüketici enflasyonundan arınmış verilere göre ise 2022 ilk çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre reel toplam işgücü ödemeleri yüzde 0,6 azalırken; brüt işletme artığı/karma gelirin yüzde 20,3 arttığı görüldü.

2021’DE SANAYİ DEVLERİNDE İŞÇİNİN PAYI DÜŞTÜ

Gelir dağılımdaki bozulma bugün yayınlanan büyük sanayi şirketlerindeki gelir dağılımda da görüldü.

İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından bugün açıklanan ‘Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu (İSO 500)' araştırmasının 2021 yılı sonuçlarına göre, İSO 500'ün dönem kârı yüzde 137,2 oranında artarken, toplam ücret ödemelerindeki artış sadece yüzde 33,4 oldu. İşçi başı ortalama ücret artışı ise yüzde 26,3'te kaldı. 2021 sonunda resmi tüketici enflasyonu yüzde 36,08 olmuştu.

‘DÜNYADA UZUN SÜREDİR DEVAM EDEN BİR EĞİLİM’

Konu ile ilgili Sozcu.com.tr’ye değerlendirmelerde bulunan iktisatçı Cem Oyvat, dünyadaki ve Türkiye'deki gelir dağılımında uzun süredir aşağı yönlü bir eğilim olduğunu belirterek, “Türkiye'deki bu uzun süreli eğilim, AMECO'nun (Avrupa Komisyonu veri tabanı) kendi hesabına çalışanların gelirlerine göre düzeltilmiş olan ücret payı verilerinde gözüküyor” dedi.

Oyvat, gelir dağılımındaki uzun dönemli bozulmanın emek hareketlerinin gerilemesi ve sermayenin yoğunlaşmasıyla doğrudan alakalı olduğunu ve bunda finansallaşmanın ve küreselleşmenin yarattığı açmazların da rol oynadığını belirtti.

‘BASKICI ORTAM DURUMU KÖTÜLEŞTİRDİ’

Türkiye'deki gelir dağılımının bozulmasını, dünyadaki eğilimlerin yanında Türkiye'nin kendi dinamikleriyle de okumak gerektiğini dile getiren Oyvat, Türkiye ile ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:

“Türkiye'de ücretlilerin gelirden aldığı pay, özellikle 2013'ten 2016'nın ortalarına kadar bir miktar toparlanmıştı. Gezi Direnişi sonrasında canlanan emek hareketleri ve Kasım 2015 seçimleri sonrasında gelen asgari ücret zammı bu toparlanmada rol oynadı.

Ancak 2016'daki darbe girişiminden sonra gelen OHAL ve emek hareketleri üzerindeki yasaklar, önceki dönemdeki kazanımların gerilemesine ve ücret paylarının aşağı yönlü bir trende girmesine sebep oldu.

Baskıcı siyasi ortamda gelen kur şokları, artan enflasyon ve Covid gelir eşitsizliklerini daha da kötüleştirdi. Bir tarafta artan enflasyon reel ücretler üzerinde baskı kurarken, diğer tarafta reel ücretlerin baskılanıyor olması firmaların kârlarını yukarı çekti.”

EKONOMİ POLİTİKALARI EŞİTSİZLİĞİ ARTIRDI

Oyvat ayrıca 2021’de başlayan ve şuan sürek kur ve enflasyon krizinin de gelir dağılımdaki bozulmada etkisi olduğunu belirtti. Oyvat şunları söyledi:

“Dahası dolardaki hızlı artış da, tasarrufu olanların servetlerini ülkenin geneline göre oldukça arttırdı. Türkiye'de gerçek kişilerin elindeki döviz mevduatlarının yüzde 60'ı, 1 milyon ve üzeri TL'lik hesaplarda bulunuyor. Yani son dönemdeki dolar artışından en çok getiri elde edenler de varlıklı bir azınlık. Ayrıca KKM ile bankaların yüzde 14-17 ile mevduat toplayıp bunun çok üzerinde faizle kredi verebilmeleri de, bankaların 2022'nin ilk çeyreğinde kâr rekorları kırabilmelerinin önünü açtı.”

‘PANDEMİ DE ETKİLİ OLDU’

Pandeminin de küresel gelir dağılımının bozulmasında etkisi olduğunu belirten Oyvat,  salgının bir ülkedeki gelir dağılımını ne oranda bozduğunun o ülkede izlenen politikalarla doğrudan bağlantılı olduğunu savundu. Oyvat şunları kaydetti:

ABD'de bir tarafta şişen finansal varlıklar en zengin kesimin varlıklarını daha da arttırırken, diğer tarafta Kovid yardımları sayesinde çalışan kesimin pazarlık gücü de iyileşti ve bu durum (en azından enflasyondaki artışın etkileri görülene kadar) ücretlere olumlu bir şekilde yansıdı. Oysa Türkiye'de Kovid nedeniyle işini kaybedenlere yapılan yardımlar, sadece zengin ülkelerle değil orta gelirli ülkelerle kıyasladığımızda bile sınırlı kaldı. Kovid yardımlarının sınırlı kalması da gelir eşitsizliklerinin artmasında ayrıca rol oynadı.”