Bugün;toplumsal değerlerimizin başında gelen,evlilik kurumu içinde yaşadığımız hayatın bugünkü kazanımlarının yanında ,evlenmenin adapları da şekil değiştirmeye ,evlilik kavramı erozyona uğramaya başladı..
İnsanlar birbirinden o kadar uzaklaştılar ki komşuluk ilişkileri o kadar tükendi ki,birbirinin çocuklarını bile tanımıyorlar, sosyal ilişkiler zayıfladı,kendi aralarında evlilik konularını bile konuşamaz hale geldiler.İnsanlar artık bir yuva kurmak için, televizyon ekranlarından medet ummaya başladılar veya yalnız yaşamı tercih ettiler,yani bekarlığı.
1960 lı yıllarda Avrupa da başlayan evlilik karşıtı bir düşünce,dünyayı olumsuz yönde etkiledi ve beraber yaşama duygusu zarar gördü.Feminist akımın hareketi,evliliği yozlaştırdı.Avrupa da yaşlıların cenazesini bile çocukları kaldırmadı,belediyeler kaldırdı.Yani bireysel yaşama insanları yalnızlığa sürükledi ve yalnız yaşayan, yaşlılar dünyası oluştu.
Bizde çok şükür o boyutlarda değil, değil ama bizde de bu konularda birbirimize ilgisizlik,paylaşmayı ekranlara taşıdı. Şakşaklar,oynamalar içinde alsana çöpçatan programı ;emekli misin,kaç dairen var,kaç araban var,senin kaç çocuk var,eski kocandan niye ayrıldın,karından niye ayrıldın gibi özel sorular!
İşin ne mahremiyeti kaldı,nede kutsiyeti, sanki iş ortaklığı kuruluyor.
Televizyonlar nikahdairesine,düğün salonlarına döndü. Komşudan,akrabadan ilgi,yardım göremeyen insanların ekranlara sığınmasını da,çok görmüyorum.
Bu ilgisizlik birazda toplumumuzun ayıbıdır,oluşan bu boşluk tv.kanallarının da iştahını kabartıyor,yahu kardeşim madem hizmet veriyorsun,birazda yukarda saydığım sosyal ilişkilerimizin oluşumu hakkında,aile yapısı hakkında ,aileye yönelik programlar,belgeseller hazırlasana yok!
Şimdi eğri oturup,doğru konuşalım çoğumuz da magazin programlarını istiyor ki izleniyor, sizin anlayacağınız bizde magazinleştik,alan memnun satan memnun,yani bizde o kadar masum değiliz,toplum yapımız bu olmuş ne diyelim!
Buraya kadar işin magazin yönüydü, peki evlilik kurumu,sosyal değerler adına toplum olarak biz görevlerimizi ne kadar yapabiliyoruz, kendimizi ne kadar geliştirebiliyoruz!
Başta dinimizin önem verdiği evlilik müessesesi,toplumsal değerlerimizin başında gelmeli,bir yuvanın kurulmasında herkesin,hepimizin duyarlı olması gerekiyor!
Sevgili okuyucularım ,en güzel umutların ,yaşamların sizlerle beraber olması dileğiyle
“Yağmur Yağıyordu Hayallerime” adlı şiirimden birkaç mısra ile hoşça kalın diyorum.
Duyguları taşar, buğulu pencerelerden
Kendileri suskun, kaderler gibi
Atamadılar sevdiklerini,yüreklerinden
Göz nuru döktüler,loş ışıklarda
Çeyizler ürettiler,zarif elleriyle
Bir gergefe döküldü utangaç sevgileri
Sonra gelin olup gittiler,saf yüzleriyle