24 Haziran seçimi, milletvekili adayları belirlemeye günler kala…
Kıssadan Hisse…
Anlayana…
Bir gün bir kuş, kanadını bir dervişin kırdığından şikâyet ile Hz. Süleyman’a gelir. Şikâyetçi kuş, derdini anlatır ona. Hz. Süleyman da o kuşun şikâyetçi olduğu dervişi buldurur, huzuruna getirtip sorar:
– Bak, bu kuş senden şikâyetçi. Niye kırdın kuşcağızın kanadını?
Derviş, kendini savunur:
– Sultanım, Allah bu mahlûkatı âdemoğlunun hizmetine vermiştir. Ben, bu kuşu avlamak istedim. Yine de ona kaçması için fırsat verdim, fakat o bekledi. Adeta; “Gel beni tut, ne istiyorsan yap” dedi. Ben de bana teslim olacağını düşünerek üzerine atladım. Tam yakalayacakken kaçmaya çalıştı. O esnada da kanadını incittim.
Bunun üzerine Hz. Süleyman kuşa döner:
– Bak, bu adam da haklı… Sen niye kaçmadın? O sana sinsice yaklaşmamış. Neticede sen uçup kaçabilirdin. Şimdi kolum kanadım kırıldı diye şikâyet ediyorsun.
Kuş itiraz eder:
– Efendim, bu kişi bir avcı olsaydı o zaman hemen kaçardım. Ben onu derviş kıyafetinde gördüğüm için kaçmadım. Bundan bana zarar gelmez diye düşündüm. Derviş olanın ne işi olur böyle şeylerle…
Hz. Süleyman bu savunmayı beğenir ve kuşu haklı bulur. Kısasın yerine gelmesi için “dervişin kolunun kırılması gerekir” der.
Kuş, dervişe acır:
– Efendim, öyle yapmayın!
– Ne yapayım?
– Efendim, bunun kolunu kırarsanız, kolu iyileştikten sonra aynı şeyi yine yapabilir.
– Peki, ne yapalım?
– Siz bunun üzerindeki derviş kıyafetini çıkarın, derviş libasından sıyırın! Sıyırın ki diğer kuşlar benim gibi aldanmasın!