Zaten, Dünyanın kendisi bir hayal, bir yalan, bir de sanal Dünya çıktı ki, “yalan içinde yalan desek yalan” söylemiş olmayız.
Zaten, Dünyanın kendisi gerçekte mutluluk vermiyor. Sanal Dünya nasıl mutluluk versin. Vermiyor işte.
Sanal Dünya içinde bir de sanal mesajlar var. Bu yazıda onun hakkında birkaç kelam etmek isterim.
Sanal mesaj, SMS, MMS, WhatsApp, e-mail gibi mesajlardır. İsmi bile bize yabancı. Zaten biz icat etmedik. Batılılar icat etti. Batılılar tüm Dünyayı sanal etti. Batılılar tüm Dünyayı hayal etti. SMS, İngilizce Short Message Service demektir. MMS, çoklu ortam mesajlaşma servisi demektir. WhatsApp yeni çıktı. O da cep telefonu üzerinden internete bağlanarak gönderilen bir mesaj türüdür. E-mail de bilgisayarlardaki internet vasıtasıyla sağlanan haberleşme ve mesaj sistemidir.
Bu kadar çok sanal mesaj sistemi olunca ve bir de insanın kolayını gidince, sesli, canlı ve birebir mesajları bırakıp, soğuk ve sıradan mesajlar seçebiliyoruz.
Geçen gün bir Arkadaşımızın Annesinin ameliyatı ve hastalığı sonucunda sanaldan geçmiş olsun mesajı atınca, arkadaşımızdan bir sitem aldım. Haklı tabi ki. Ancak, artık bu sanal mesajlar o kadar yaygınlaştı ki, artık bu sanal mesajlar o kadar kolaylaştı ki, hemen kolayına kaçıp işimizi ve derdimizi, dilek ve temennimizi, kutlama ve tebriğimizi sanaldan gönderebiliyoruz. Esasında bu durum çağın getirdiği bir mesele ve buna alışmak da gerekebilir. Tabi, en güzeli eski usul mesajlaşmadır. Buna itirazımız yoktur.
Bu hususta bir başka yaşadığımız anıyı daha anlatayım. Bir başka Arkadaşım, “filancanın oğlunun düğününe katılmayacağım” dedi. “Hayırdır ne oldu Abi”, dedim. “Düğün davetini SMS ile iletmiş. Ne telefon açtı, ne de davetiye gönderdi. Böyle nezaketsizlik mi olur” diye yakındı.
Evet, bazen insanın dalgınlığına gelebilir, insanın basireti bağlanabilir. Geçmiş olsun mesajını ya da düğün davetini sanal mesaj ile iletebilir. Ancak, şurası muhakkak ki, hoş değil. Bir düğün davetinin SMS ile bildirilmesi bir nezaketsizliktir. Bir de ikili ayrım yapıldığını, bir kısım insanların basılı düğün davetiyeleri ile bir kısmının ise SMS ile çağrıldığını, hatta üçüncü bir ayrımın da bir kısım insanların da hem düğün davetiyesi, hem de telefon ile çağrıldığını biliyoruz. Bunlar da hoş değil. İnsanları kategorize etmek ve önemli, ya da önemsiz saymak hoş değil. En iyisini bizim Ecdad gerçekleştirmiş. Düğün davetiyeleri için düğürçü çıkarırmış.
Bu yazıda özetle şunu belirtmek istiyoruz. SMS, MMS ve e-mail gibi sanal mesajlar çağımızın ve hayatımızın artık bir gerçeği. Buna alışacağız. Ancak, hassas durumlarda (düğün daveti, hastalık için şifa bildirirken ve benzeri durumlarda) bu tür mesajları kullanmamak gerekir. Sanal mesaj gerçek mesajını yerini asla tutmaz.
Sanal mesaj Cuma ve Bayram kutlamalarında oldukça yaygın. Bu durumlarda sanal mesaj mazur ve uygun görülebilir. Ancak yine de mümkünse bu tür kutlamaları dahi telefon ile canlı bir şekilde gerçekleştirmek daha efdaldir.
Yazımın sonunda bir anekdota yer vereceğim: “Yıl 1950’li yıllar. Manyetolu telefonlar evlerde yeni yeni kullanılmaya başlanmştır. Kahramanmaraş Belediyesi Nikah Memuru ve aynı zamanda Çukuroba Camii İmamı olan Sandal Hoca’ya bazı kişiler gelerek, bir müşkülleri olduğunu ve bu hususta kendilerine yardımcı olmasını rica ederler. Evlenmek isteyen bir yakınlarının Kahramanmaraş’tan uzakta olduğunu ve telefon vasıtasıyla uzaktan nikah kıyılıp kıyılmayacağını sorarlar. Sandal Hoca biraz düşünür ve şu cevabı verir: “Nikah geçerli olmasına geçerli olur da, asıl mesele şurada: Telefonla evlenen kişi telgrafla boşanır.”
Evet, burada da bir gerçek esprili ve veciz bir şekilde anlatılmıştır. En güzel iletişim yüzyüze ve birebir iletişimdir. Aile Büyüğümüz Hafız Osman Sandal’ı bu anıyla birlikte rahmet ve minnet ile yadediyorum.
Yazımın sonunda özetle ifade ediyorum: Telefon, telgraf, e-mail, SMS, MMS ve diğer sanal mesajların hiçbirisi canlı ve yüzyüze iletişim gibi bir olmaz. Sanal mesajlar gerçek mesajların yerini tutmaz, vesselam.