Kitap ödünç verilir mi?

Abone Ol


Lise 2 okuduğumuz yıllar. Kitabı okuduktan sonra mutlaka bir arkadaşıma veriyor okutuyordum. Hatta almak istemezse tehdit ediyordum :) Hiç okumayan insanlara kitap okutturmuşumdur bu sayede. Tabi okudukları ilk ve son kitap... Bir gün lise 2 deyiz. Bir arkadaşıma okuması için kitap vermiştim. Temiz iyi bir arkadaşımdı. Aklı yerine vücudunu geliştirmeyi tercih etmiş, Arnold Schwarzenegger'ın Türkiye şubesi bi tip arkadaştı. Verdiğim kitap muhtemelen, ders kitapları da dahil, hayatında okudğuu tek kitaptı. :) Bir gün okul çıkışında bir kalabalık gördüm. Baktık büyük bi kavga var. Farklı sınıflardan bir gurupla bu bahsettiğim arkadaş birbirlerine girmişler kavga ediyorlar. Tabi bizimki o an elindeki tek meteryal olan benim kitabı kafalarına vura vura dövüyor çocukları. Kitabın sayfaları havalarda uçuşuyor. O sahne içimi öyle bi yaktı ki ertesi gün ağzıma geleni saydım buna. Bi de rahat cevap veriyor ki, napim olum elimde o an kitap vardı... O günden sonra kimseye kitaplarımı vermedim. O kitabı da hiç unutmuyorum. Yüreğinin götürdüğü yere git kitabının yazarı Susanna Tamaro'nun bir kitabıydı: "Anima Mundi" (Türkçesi: Dünyanın Ruhu)

Bu olaydan bir sene sonra. Lise 3'teyiz. Hayatımda dönüm noktası olan bir kitap vardı. Onu almak istiyordum ama biraz pahalıydı. Emrahın kardeşinin vitrindeki kırmızı ayakkabıya baktığı gibi bakıyordum kitaba. Günün birinde arkadaşlarımın bir tanesinin babası evin ikinci katını yaptırıyordu. Yukarıya kum taşınacaktı. Bunun için de işçi tutacaktı. Yanımda bir arkadaşla birlikte hemen atıldık, gerek yok başkasına biz taşırız dedik. Bize de harçlık olur düşüncesiyle adam kabul etti. Ne de olsa öğrenciyiz. Cumartesi ve Pazar tüm gün ikinci kata sırtımızda kum taşıdık. Sonunda paralarımızı aldık. 5.000 lira almıştık o zaman. Aynı gün hemen koşup gittim kitapçıya o kitabı almak için. Neyse ki pazar olmasına ağmen açıktı. Kitap 4.500 liraydı. Hemen kitabı alıp eve döndüm. Kitabı okumuyor sanki işliyordum. Sayfa sayfa değerlendiriyor üzerinde düşünerek ilerliyordum. 3 ay elimden düşmedi. Sonunda kitabın adı lakap olarak üzerimde kaldı arkadaşlar arasında. Sonra platonik bir sevgi vardı içimde. Bir kıza karşı kalbim çarpıyordu. Bir gün o kitabımı eline alıp kapağını açıp bir iki cümle birşeyler yazmıştı. Ben o kitabı bir arkadaşımın ısrarı üzerine okuması için vermiştim. Alma imkanım da yoktu ki başka bi tane satın alıp vereyim. Mecbur o kitabı vermiştim. Aradan 12 sene geçti ben hala o arkadaşı arıyorum. Bulursam alacam kitabımı. :)

Ödünç kitap vermiyorum ama bence daha iyisini yapıyorum. Birine hediye birşey vermek istediğim zaman bu büyük ihtimalle kitap oluyor. Ya da elimdeki kitabı görüp de ödünç almak isteyen bir arkadaşıma eğer imkanım varsa o kitabı satın alıp hediye etmeye çalışıyorum. Bence ödünç kitap olayı yazara da saygısızlık oluyor. Malum ki Türkiye'de yazarlar kaleminden pek kazanamıyor. Kitabı okuyorsak satın almamız gerektiğini düşünüyorum. Bu piyasade bir de korsan sıkıntısı olduğunu göz önünde bulundurursak durum içler acısı. Ben bu meseleyi kendime prensip edindim. Okuduğum kitap mutlaka kütüphanemde olmalı. O yüzden birinden ödünç kitap almayı da pek sevmiyorum. Hatta çok önceleri bir kitap okumuşumdur, bir arkadaşımdan ya da kütüphaneden alarak. O kitapları bile yıllar sonra bulup satın alıp kütüphaneme eklemişimdir. Anlatmak zor belki ama tuhaf bir his. Kitabı okuduğumda, o kitapla aramda manevi bir bağ oluşuyor sanki. Onu kütüphanemde gördüğümde iyi hissediyorum. Hani biriyle tanışırsınız da sonra onu biryerde görürseniz artık o yabancınız değildir. Uzaktan gülümser ya da selam verirsiniz. Bu da öyle bir his işte.

Kitap ödünç vermenin faydası yok mu? Var tabi. Bilgiyi paylaşmak güzeldir. Kitap okumaya teşvik güzeldir. Yukardaki anlattıklarım tamamen benim fikir ve düşüncelerim. Ama tekrar söylemekte yarar görüyorum. Okuduğumuz kitabı imkanımız varsa eğer satın alarak okumamız gerektiğini düşünüyorum. O kalem tutan ellere gösterilen bir vefadır bu.
Selam ve dua ile...