Günlerden 26 Şubat Pazar, gökyüzünün pırıltılı renkleri Piazza da bir fotoğraf sergisinde tablolara yansıyordu. Doğanın bütün güzellikleri, rengârenk dağ çiçeklerinin görüntüsü ve kokusu sanki tablolardan salona yayılmıştı. Koku deyince sergide gözüme enteresan bir kare takıldı. Sergiyi gezen aile nin 4-5 yaşlarında bir kız çocuğu burnunu tabloya dayamış fotoğraftaki çiçeği kokluyordu. Bu kare beni hem güldürdü, hem de düşündürdü. Sergiye halkın ilgisinin olması, sanata sahiplenme açısından güzel bir şey ama doğayı çocuklarımıza ne kadar tanıtabiliyoruz?
Neyse esas konumuza dönelim; fotoğraf sanatçısı Arif Avize ve Mehmet Temizdemir Beyler sağ olsunlar bu fotoğraf sergisine bizi davet ettiler. Kentim adına yapılan her tanıtım bizleri ziyadesiyle duygulandırır. Hele işin içinde sanat varsa, kültür varsa birde Kahramanmaraş kokuyorsa, deklanşörden dökülen her kare bizim de yüreğimizde sakladığımız bir tablo olur. Doğanın içinden usta ellerce çekilmiş bu fotoğraflar, Ağustos sıcağını serinleten akarsu gibi içimizi ferahlattı. Eski şiirimden bir dörtlüğümü de anımsadım.
Bir uzun hava uzanır Ceritten Başkonuşa
Aman atımı bağladım delikli taşa
Bir aşığın ağzında dillenir dağın taşın
Engizek yaylasında türküsün Maraş’ ım.
Sanatçılar, tarihçiler, şairle, yazarlar ve kültür adamları bir kentin hafızasıdır. Bu yüzden bu insanlara sahiplenmek önem arzeder, çünkü kenti farklı kılan insanlar bunlardır.
Dış dünyanın farkına varmak, kendimizin farkına varmak ve diğer insanların farkına varmak. Fark etmeden iletişim kurulmaz, fark etmeden gelişilmez. Bunun için fark etmediğimiz kent te bizim olamaz.
Kahramanmaraş her yönüyle geniş bir potansiyel. Bu kentin her şeyden önce insanını iyi anlamak gerekiyor. Anlaşılan insanın, kentindeki kültürünü de o zaman daha iyi görürsünüz.
Kanuni Sultan Süleyman zamanında, sarayda iki yüze yakın şair sürekli misafir edilirdi ve sanatçıların geleceği de garanti altındaydı. Kanuni devlet adamlığının yanı sıra aynı zamanda iyi bir şairdi. Onlar devlet idare etmenin ötesinde medeniyet ve sanat adına da bir şeyler yaptılar.
Toplumlar kültürel değerlerine sahip çıktığı oranda, büyüklüğünü korumuştur. Tarihte de böyledir, günümüzde de böyledir. Geçmişten bizi bugüne taşıyan kültürel varlıklarımız olmuştur.
Bir Mimar Sinan ın doğum veya ölüm tarihini hatırlayamayız, ama sanatının doruğuna çıktığı bir Selimiye camisini dünya bilir.
Osmanlı padişahları sadece fetihlere katılmadı veya yalnızca devlet adamlığı da yapmadılar .Onların sanatçı kişilikleri ve sanata bakış açıları bir başka yönleridir.
Fatih Sultan Mehmet ,o dönemin ünlü ressamlarından Venedikli Bellini yi İstanbul a davet ederek,yağlı boya tablosunu yaptırmıştır.Yıldırım Beyazıt ın filozof yönü. İkinci selim, hem besteci, hemde şairdir. Kanuni sultan Süleyman da şairdi. O dönemde neredeyse devlet in başındaki kişiler, ya sanatçı ya da sanatseverdiler. Yavuz Sultan Selim savaşçılığının yanı sıra, iyi de bir şairdi. Kanuni Sultan Süleyman kırk altı yıl süren padişahlığı döneminde söylediği; halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi/ olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi!
Duyarlılıkları yanında (şair, filozof) yerine göre de devletçiliğin kuralarını hiç çekinmeden yerine getirebiliyorlardı. Yani Osmanlı bunun için büyüktü. Saraylarda sadece oturmadılar, medeniyet, sanat adına da bir şeyler yaptılar.
Bu gün sadece ekonomik kaygılarla, karmaşık kafalarla, kültürel bağlamda toplum olarak önümüzü ne kadar görebiliyoruz veya kültürümüzü ne kadar yaşaya biliyoruz!
Ekonomik kurtuluş kadar, bu toplumun kültürel değerlerinin de devlet tarafından korunması gerektiği ve desteğine özellikle şu günlerde daha çok ihtiyaç var.
Eğitimde başlayan gayretlere saygı duyuyoruz, ancak bize ait kültürel değerlerimize ve sanatçılarımıza gereken önemin, verilmesini vurgulamak istiyorum. Sanatın yerini maalesef magazin dünyası aldı. Peki, böyle bir yaşam şeklinde musikide edebiyat ta, tiyatroda, sinemada, mimaride buna benzer sanat kollarında, çocuklarımıza miras olarak ne bırakacağız?
Yazıyı uzattık galiba, ben fotoğraf sanatçısı iki dostuma; ellerine sağlık derken, objektiflerinden gönlümüze düşen güzel kareler bekliyoruz! Hoşça kalın!