Kahramanmaraş’ta “susmak” gibi bir moda başladı son zamanlarda. Yazdıklarımızı birileri okuyor, pek çok kişi özelden “haklısınız, çok güzel bir konuya değinmişssiniz, tebrik ederim” diyor ama kendisi bizim değindiğimiz konulara değinmekten imtina ediyor.
“Kahramanmaraş depreme hazır mı?” diye sorduk. Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi, Kahramanmaraş İnşaat Mühendisleri Odası, Kahramanmaraş Mimarlar Odası, Kahramanmaraş Jeoloji Mühendisleri Odası, KSÜ Jeoloji Mühendisliği Bölümü yetkilileri ve Kahramanmaraş’ta her şeye burnunu sokan anlı şanlı pek çok dernek ve vakıf sustu…
Aksu’yu son 14 ayda 19 defa haber yaptık. Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, Kahramanmaraş Çevre Dernekleri, Sivil Toplum Kuruluşları ve konuyla ilgilenmesi gereken bilumum kişi ve kurumlar sustu.
Ahır Dağı’nın ve Kahramanmaraş Ovasının imara açılmasının korkunç zararlarını yazdık. “Kahramanmaraş’ın dağını da suyunu da ovasını da kaybettik” dedik. Kahramanmaraş Ziraat Mühendisleri Odası, KSÜ Ziraat Fakültesi, Kahramanmaraş Mimarlar Odası vs herkes sustu.
Kahramanmaraş’ta ihata duvarları faciasını dile getirdik. Şehrin aklı, fikri, vicdanı bu yıkılan duvarların altında kalmış olmalı ki, yine herkes sustu. Belediye, mimarlar, mühendisler bir yana konuyla yakından alakalı olan Yapı Denetim Firmaları bile sustu.
Hal Kavşağını, İstasyon Köprüsünü yazdık, sustular…
Batı yakasına yapılacak köprüyü yazdık, sustular…
Göksun yolunu, Andırın yolunu, Ilıca yolunu, Çağlayancerit yolunu yazdık, sustular.
Kentsel dönüşümü yazdık, sustular…
…
Bu şehrin yazmadığımız sorunu kalmadı. Terminalin yerinin yanlış olduğunu da, Kültür Park’ın projesinin saçma sapan olduğunu da, Valilik önündeki yayalaşmanın yanlış uygulandığını da, Madalyalı kavşak yapılırken, o kavşakla birlikte hal kavşağının da bitirilmesi gerektiğini, bu durumda hem daha az zaman, hem daha az para harcanacağını da yazdık… Herkes sustu. Sağ olsunlar okuyucularımızın da pek çoğu sustu. Susmayanlar da “çarşı gibi her şeye karşısınız” diyerek bizi suçladılar.
Geldiğimiz noktada “tek başımıza yürümenin dayanılmaz ağırlığı” altında ezilmeye başladığımız hissediyoruz.
Sorunları dile getirmek muhalif olmak falan değildir, bunu anlatamıyoruz.
Sorunları onurlu insanlar dile getirir. Çünkü dile getirilen sorunlar hepimizin sorunudur.
Ve gazeteci onurlu olur.
…
Şimdi evimin penceresinden bakarken bile pek çok sorun görüyorum yazacak. Hadi diyelim ki yazdım, ne olacak…
Susanlar, susmaktan vazgeçip konuşacaklar mı?
Allah korusun büyük bir deprem olur ve şehrimizde binlerce bina yıkılıp, on binlerce insan ölürse ve biz hayatta kalırsak “biz demiştik” deriz…
Bu mudur yani? Biz bu kadar yazıyı “biz demiştik” demek için mi yazıyoruz.
Bu kadar emeğin sonu “biz demiştik” gibi acı yüklü sitemkâr bir cümleyle bitecekse hiç yazmayız olur biter…
Bu arada Aksu…
Neyse… Onun bekleyin…
Belki finali “bir Aksu hikayesi” ile yaparım. Belli mi olur?
Hepinizi mutlu edecek güzel bir hikaye iyi olmaz mı?