Yazımın başlığı “güzel konuşmak önemli değil, münafıklar da güzel konuşur.” Bu başlığa bakıp da kimse şöyle anlamasın, “güzel konuşmak önemli değil, bu nedenle konuşmamızı güzelleştirmeye gerek yok.” Hayır bunu demek istemiyorum. Asla güzel konuşmayı küçümsemiyorum ve reddetmiyorum. Ancak, şunu hassaten belirtiyorum. Hiçbir zaman kişinin sözüne tek başına aldanmayınız. Söz tek başına bir hiçtir. Kişinin sözünden çok özü mühimdir. Ancak gel gör ki, günümüzde sanki öz unutulmuş gibi, söze bakarak ve dış görünüşe aldanarak karar veriliyor. Bundan dolayı da sonradan “ah vah” ediliyor. İşte ah vah etmemek için, söze değil öze bakın ve güzel konuşmaya tek başına aldanmayın. Şunu da asla unutmayın, münafıklar da güzel konuşur. Münafıklar da yaldızlı ve cafcaflı sözler kullanırlar. Bu tesbiti yalnızca benim söylediğim bir söz olarak anlamayın. Bu tesbiti zaten ben kendim bulmuş değilim. Ben bu tesbiti Kur’an-ı Kerim’de öğrendiğim bilgiler ile söyledim.
İşte size bir ayet-i kerime. Gelin bu ayeti kerimeye kulak verelim: "Şimdi sen onları gördüğünde dış görüntüleri hoşuna gider. Söz söylerlerse, sözleri yaldızlı ve etkileyici oluşundan söylediklerini dinlemek istersin. Sanki onlar ruhsuz kalıplar, akılsız bedenler gibi duvara dayandırılmış kütüklere benzerler, korkaklık ve içlerindeki hainlikleri sebebiyle duydukları her haykırışı, sesi, gürültüyü kendilerine yönelik sanırlar. Onlar müslüman görünseler de, hem sana hem mü'minlere tam anlamıyla düşmandırlar. Onlardan sakın, Allah onların belalarını versin, doğru yoldan sapıklığa nasıl da döndürülüyorlar." (Münafıkûn Suresi, 4)
Evet, bazı kişiler münafıktır. Bu bazı kişiler derken, onlar az mıdır, çok mudur. Onu bilemem. Ancak münafıklar konuştukları zaman güzel konuşurlar. Münafıklar konuştukları zaman yaldızlı ve cafcaflı sözler kullanırlar. Allah onların belasını versin. O sözleri ve kullandıkları o yaldızlı, cafcaflı kelimeleri kendilerine ahirette cehennem odunu, cehennem kütüğü olsun. Zaten kendileri de bu Dünyada birer kütükten farksızdır.
Evet Dostlar, bizim için sözün hiçbir anlamı yoktur, eğer o söz, güzel amel ve iyi niyet ile desteklenmiyorsa, söylenen o söz adeta “jelatinli bir kap içindeki bir pislik” gibidir. Sözün cafcaflı ve yaldızlı olması, eğer güzel özden ve iyi niyetten yoksun ise, sanki bir pisliktir. Daha açıkçası şunu söylemek istiyorum, insana bir pisliği yedirmek isteyenler, pisliği özellikle bir allı-pullu, yaldızlı-cafcaflı bir paket içine gizlerler. Sen pakete aldanırsan, “affedersin pisliği yersin.”
Kişinin konuşurken ağzından bal damlaması, yaldızlı sözler söylemesi önemli değil. Kişinin sözü odun gibi olsun, ancak hakikat olsun. Bu noktada Merhum Mehmet Akif Ersoy Üstadımızı hatırladım:
Yazımın son kısmında şuna dikkat çekmek istiyorum: Günümüzde iletişim vasıtaları arttı. Bu iletişim vasıtaları arttı da iyi mi oldu? Maalesef bazı açılardan iyi olmadı. Tamam, artık her şeye kolay ulaşıyoruz. Allah göstermesin zor anlarda, çoluk çocuğumuza, eşimize-dostumuza anında ulaşıyoruz. Bu iyi de. İletişim vasıtaları bazen de aldatmak ve insanları kandırmak için kullanılıyor. İnsanları güzel sözlerle aldatan ve paralarını sahtekarlıklarla çalanlar son yıllarda artıkça arttı. Bu kişiler birkaç tuşa basarak anında insanlara ulaşıyor ve yaldızlı, cafcaflı sözler ile insanları kandırıyorlar. Allah onlardan cümlemizi muhafaza eylesin. Amin.
Şimdi bir zor soru soruyor ve bu sorunun üzerinde düşünceye çağırıyorum. Ben de düşünüyorum aynı hususu. İşte zor sorum: “Her münafık bir sahtekar olduğuna göre, her sahtekar bir münafık mıdır?”
Bu zor soru ile sizleri düşünmeye çağırdıktan sonra yukarıdaki duayı, bir ilave cümle ile önemine binaen Yüce Rabbime tekrar arz ediyorum: “Allah’ım bizleri münafıklardan ve münafıklık alametlerinden ebeden uzak eyle. Amin”