Şeytan ateşten yaratılmış olması O’na bazı hususiyetler de kazandırmıştı. Nitekim şeytan çeşitli kılık kıyafete girer, muhtelif görünüşlerde dolaşabilirdi.
İsa (a.s.) da bir gün eşek tüccarı kılığında görünmüş. Kendisini hemen tanıyan Allah’ın Nebisi sormuş:
-Ey şeytan, böyle eşek tüccarı kılığında nereye gidiyorsun? tanındığını anlayan şeytan gerçeği gizlemeyi ihtiyaç duymadan cevap vermiş:
-Nereye olacak pazara gidiyorum!
-Ne yapacaksın pazarda?
-Şu eşekleri yükleriyle birlikte satacağım.
İsa (as) merak etmiş. Bu eşekleri yükleriyle birlikte kim alır diye sormuş:
-Eşekleri ayrı, yüklerini de ayrı satman gerekmez mi?
-Hayır, eşeklerimin yükleri de kendileri gibi kıymetlidir. Eşeği almak isteyenler yükünü de almak isterler. Onun için onları üzerindeki yükleriyle birlikte satacağım.
Hz. İsa büsbütün meraklanmış:
-Ey şeytan, sen bu eşeklere ne yükledin ki, ikisini birden satacağını sanıyorsun? Eşeğin yükü çok mu kıymetli sanki? demiş. Şeytan kahkahayı basmış:
-Sen, demiş, bu yükleri bilsen şaşıp kalırsın. Bilmiyorsun da onun için tereddüt ediyorsun.
-Anlat bakayım neler yükledin eşeklerine.
Şeytan başlamış anlatmaya:
-Şu birinci eşekte (hased), İkincisinde (kibir), üçüncüsünde (zulüm) yüklüdür.
Hz. İsa (as) daha çok meraklanmış:
-Ey şeytan, kim alır senin hased, kibir, zulüm yüklü eşeklerini? Deyince bir kahkaha daha atan şeytan:
-Bak demiş, anlatayım kimler müşteri olacak, eşeklerimi yükleriyle birlikte satın almaya? En öndeki eşeği göstermiş:
-Şu birinci eşekte hased yüklüdür. Bunu, bilginlere, azıcık ilim sahiplerine satarım. Zira bilginlerin bir kısmında hased arzusu zirvededir. Onlar kendileri gibi olan diğer bilginlere hased etmekten duramazlar. Hased ve kıskançlık onların en çok kullandıkları sermayelerdir. Bu eşek onlarındır.
Sonra ikinci eşeği göstermiş:
-Şu ikinci eşekte kibir yüklüdür. Bunu da cahil zenginlere satarım. Serveti çok, bilgisi az zenginler, çok kibirli olurlar. Başkalarını küçük, kendilerini büyük görürler. Kibirsiz duramazlar. Bu eşek de onlarındır.
Son eşeği gösterirken de şöyle demiş:
-Bu üçüncü eşekte ise zulüm yüklüdür. Bunu da salahiyet sahibi amirlere, hükümet büyüklerine satarım. Onlar vatandaşın istediklerini rüşvetsiz yapmazlar. İstedikleri zamana kadar geciktirirler. Zulümsüz duramazlar. Bu da onlarındır.
Bunları dinleyen İsa (a.s.) ellerini açıp Allah’a yalvarmaya başlamış:
-Ey Rabbim, bu eşek tüccarlarına müşteri olmak istemeyenleri sen koru, hased, kibir, zulüm eşeklerine muhtaç eyleme.
Duayı işiten şeytan bağırmaya başladı:
-Ne yapıyorsun, ben kiminle alış veriş yapacağım, müşterilerimi kaçıracaksın?3
Hakikî saltanat mana diyarının, manevî sultanlığıdır. Onun da tek sermayesi zulüm, kibir ve haset değil; sevgi, saygı ve tevazudur.
1- İbn Kesir, 3/149
2- Razî, 14/92; Âlûsî, 14/35, Muhtasar Ruhu’l-Beyan, V, 122.
3- Dini Hikâyeler” s:95