“Bir Yiğit Vatan Evladı” (Şehidimiz Ömer Halisdemir)

 

Köroğlu böyle tarif etmiş “yiğidi” mısralarında, sanki Şehidimiz Piyade Astsubay Kıdemli Başçavuş Ömer Halisdemir’i anlatıyor. Daha önceki köşe yazılarımda, darbe de hainlere karşı Milletimin ve liderinin dik duruşunu yazmıştım. Bu yazımda ordumuzun içinden bir kahramanın hayatına göz atalım. Keşke, o gece ki asil kahramanlarımızın hepsini ayrı, ayrı anlatabilsek, tarih kitapları dolar taşar.  Aynı şekilde ordumuzda ve polis teşkilatında milletin bağrından çıkan diğer kahramanları da unutmadık. O gece yollara dökülen gazilerimiz ve şehitlerimiz yüreğimizdedir.

Niğde'nin Çukurkuyu beldesinde yaşayan baba Hasan Hüseyin Halisdemir'oğlunu anlatırken şu cümlesi önemliydi; “Çok güçlü bir yapısı vardı. Benim en çok güç aldığım, destek aldığım çocuğumdu.” Yedi çocuğundan biri olan şehidimiz Ömer Halisdemir, belli ki ailesinden babasından bir şeyler kapmıştı ve sağlam bir karakterle yetişmişti. Yani genleri de sağlamdı.



Bunun içindir ki karakter kavramı önem arz ediyor.

Gelişmiş yani başarılı toplumlarda rol üstlenen karakteri tam oluşmuş kişiler, toplumu hep geleceğe taşırlar, çünkü onların kişisel zafiyetleri pek yoktur.

Karakterli kişilik; insanın içinde yaşadığı ve görev üstlendiği toplumda, sosyal dengelere ve gerçek değerlere sahiplenmektir.

 

İnsanlardaki karakter yapısını, kişilikleri ve duruşları belirler, hayatın içinde karşılığını bulur. Yaşamın bu aynasında aile ve toplum adına kişilik profilleri kendini gösterir. Bunun adına gelişmişlik veya gelişmemişlikte diye biliriz.

Toplumda huzurun ve işleyişin adına bu duruşların önemi büyüktür. Kişinin genetik yapısı ve aldığı eğitimin sonucu davranışlar bir şekil kazanıyor.  Karakter, işte bunun için önem taşıyor.

Confucius’un şu sözleri aslında karakteri tarif etmiştir;” Onurlu insanın üzerine titrediği şey karakteridir, bayağı insanın ise makam ve mevki.”

İşte 15 Temmuz darbe girişiminin seyrini değiştiren kahraman Ömer Halisdemir... Özel Kuvvetler Komutanı Tümgeneral Zekai Aksakallı ile Ömer Başçavuş’un arasındaki geçen telefon konuşması şöyle idi;

Zekai Paşa: “Ömer; Tuğgeneral Semih Terzi vatan hainidir, isyancıdır. Onu, karargâha girmeden öldür! Bunun sonunda şehadet var. Hakkını helal et. Ömer Başçavuş: Başüstüne komutanım, hakkım helal olsun. Siz de helal edin...”

Bu sırada darbeci General Terzi helikopter pistinden karargâha yürüyordu. 10 kişilik koruma ekibi etrafındaydı. Tam karargâh binasının girişinde ÖKK Koruma Astsubayı Başçavuş Ömer Halisdemir tarafından durduruldu.  "Karargâha giremezsiniz. Zekai Paşa'nın emri" demeye kalmadan kendisi etkisiz hale getirmeye çalışan özel time rağmen namlusuna mermiyi sürdüğü tabancasını çekti darbeci Semih Terzi'yi alnından vurdu. Halisdemir ise 10 koruma tarafından ateş edilerek, başına ve vücuduna isabet eden 30 kurşunla şehit düştü.

Ömer başçavuşun şehit düştüğü sırada Zekai Paşa, en mutemet adamları ile Gölbaşı'ndaki karargâha girdi ve cuntanın elemanlarını etkisiz hale getirdi. O dakikadan itibaren Genelkurmay karargâhı ve Akıncı Üssü'nün darbecilerden temizlenmesi planını organize etti. Burada iki generalin karakter tahlillerine baktığımızda fark meydana çıkıyor. Ordumuzun içinde FETÖ ye karşı dimdik duran generaller ve askerler olduğu sürece bu vatan elden gitmez.

Bu kahraman şehidimize Akif söylemiş söyleyeceğini, şehitlerimize Allahtan rahmet dilerken, gazilerimize acil şifalar diliyorum.