30 YILLIK BİR ÖĞRETMEN OLARAK, ATAMA BEKLEYEN GENÇ ÖĞRETMEN KARDEŞLERİMİN ARZUHALİNİ ÇOK İYİ ANLADIM...
ÖĞRETMEN ADAYI KARDEŞLERİM ADINA AÇIK MEKTUP!
Sayın Cumhurbaşkanım!
Sayın Milli Eğitim Bakanım!
Bu mektubu sizlere emekliliği yaklaşmış 30 yıllık bir öğretmen olarak yazıyorum.
"Görevimi yapıyorum, maaşımı alıyorum" diyerek öğretmen adayı kardeşlerimizin çırpınışlarını görmezden, feryatlarını duymazdan gelebilirdim ama yapamadım.
Yapamadım zira atanmayı beklemenin heyecanını, atanma geciktikçe yüreklerde bıraktığı acıyı, ıstırabı, endişeyi çok iyi bilirim.
Aylardır 60 bin atama için sosyal medyada mücadele veren genç öğretmen (öğretmen adayı demiyorum, zira bir kişi öğretmen olmaya karar verdiği andan itibaren artık bir öğretmendir) kardeşlerimin çırpınışlarına bizatihi şahit oluyorum. Hiç erinmeden, yorulmadan, bana ne demeden binlerce belki de on binlerce mesaj okudum. Genç öğretmen kardeşlerimin ne düşündüğünü, ne hissettiğini anlamaya çalıştım. Anladım mı; EVET! Zaten gönül gözümle gördüğüm ve ruhumla okuduğum için yazdıklarını, çok iyi anladığımı düşünüyorum öğretmen kardeşlerimi.
Genç öğretmen kardeşlerimiz en verimli olacakları gençlik çağlarını atanmayı bekleyerek geçiriyorlar. Millete, devlete en iyi hizmet edecekleri dönemde bir kenarda beklemek zorunda bırakılıyorlar.
Oysa emin olun, öğrencilerin genç öğretmen kardeşlerimize çok ihtiyaçları var. Ama sadece öğrencilerin değil, biz tecrübeli abilerinin, ablalarının da genç öğretmen kardeşlerimizin sinerjilerine, enerjilerine çok ihtiyacımız var.
Biz genç kardeşlerimize tecrübelerimizi aktarmayı ve onların enerjilerinden, yenilikçi bakış açılarından, umutlarından, gözlerindeki ışıklardan faydalanmayı çok istiyoruz.
Onlar olmadan olmuyor. Onlar sahanın dışında kaldıkça emin olun bizim de motivasyonumuz düşüyor. Biz onlarla beraber olduğumuzda, onlarla birlikte çalıştığımızda, onlarla birlikte koştuğumuzda, birlikte yürüdüğümüzde çok daha coşkulu çalışıyor ve daha verimli oluyoruz.
Ülkemizin kaynaklarını en iyi ve doğru şekilde kullanabileceğimiz alanların başında elbette eğitim gelir. Daha iyi eğitim, daha başarılı öğrenciler demektir. Daha başarılı öğrenciler daha fazla üretim demektir. Daha fazla üretim, verilen emeğin ve paranın daha hızlı geri dönüşü anlamına gelir.
Eğitime yatırım yaparsak öğrencilerimiz, telefonla uğraşmak yerine telefon yaparlar. Daha iyi bir eğitim verirsek öğrencilerimiz yarın ülkemizde aşı yaparlar. Yeni markalar üretirler. Yazılımlar geliştirirler. Kendi otomobilini, uçağını, uzay aracını yaparlar.
Bizi dışa bağımlılıktan ancak daha iyi bir eğitim kurtarır.
Ekonomik gelişmeyi ancak daha iyi bir eğitimle tamamlarız.
Daha iyi, daha doğru bir eğitimle gençlerimiz çeşitli örgütlerin ellerinde oyuncak olmaktan kurtulurlar.
Bu ülkede illa başlatılacaksa bir EĞİTİM SEFERBERLİĞİ başlatılmalıdır.
Eğitim Seferberliğine, genç öğretmen kardeşlerimizi sahanın içine alarak başlamak en doğru yol olacaktır...
...
Tüm bu nedenlerden dolayı genç öğretmen kardeşlerimizin 60 bin atama talebini çok önemsiyor ve atanmış, görevini yapan öğretmenler olarak 60 bin genç kardeşimizi heyecanla, umutla, sevgiyle ve coşkuyla karşılamaya hazır olduğumuzu ilan ediyoruz.